Yanlış durakta indi, hayatı değişti… Agorafobiyi yaşayanlar anlatıyor!

Belirtileri diğer pek çok rahatsızlıkta da görüldüğü için saptanması en zor hastalıklardan olan agorafobi, özellikle de gençler arasında yaygın görülüyor. İnsanların inanmakta zorlandığı semptomları yaşayan ve agorafobi ile mücadele eden 21 yaşındaki B.B., hikayesini hurriyet.com.tr okurlarıyla paylaştı.

İstanbul Çekmeköy’de yaşayan 21 yaşındaki B.B., agorafobisi nedeniyle yaklaşık 6 ay dışarıya adımını bile atamadı. Bu dönemde B.B, içinde hep gezme ya da bir yerlere gitme isteği olduğunu ancak kaygıları nedeniyle bir türlü çıkmadığını söylüyor. ‘İyileşemeyecek miyim?’ korkusuyla defalarca kez ağladığını da.

B.B., ilk olarak 16 yaşındayken uyku problemi nedeniyle psikolojik destek almaya başlıyor. O döneme ilişkin köprüden geçerken, otobüsle yolculuk yaparken ya da evin dışındaki herhangi bir noktada içini korku kapladığını hatırlıyor.

Uyku problemlerinin üstesinden gelmesinin ardından psikolojik destek almayı bırakan genç kadın, üniversite eğitimi kapsamında tamamlaması gereken staj eğitimine kadar bir sıkıntı yaşamadığını söylüyor. “Staj alanına gitmem için metro ve Marmaray kullanmam gerekiyordu. Bu dönemde yerin altında yolculuk etmek beni oldukça zorladı” diyerek evden çıkamadığı 6 aylık dönemi şöyle anlatıyor:

“HER ADIMDA EVE DÖNMEK İSTİYORUM”

“Bu dönemin üzerine pandemi de gelince kaygılarımın önüne geçememeye başladım. Ve sonra aylarca evden çıkmayacak duruma geldim. İlk 3 ayın ardından psikoloğum ile tekrar görüşmeye başladım ancak mecburen ‘online’ ilerledik. Bu sürenin ardından sadece psikoloğum ile görüşmeye çıkabilecek duruma geldim. Bu bile benim için inanılmaz zorlayıcı oldu. Yola çıkıp her adım attığımda evime dönme isteği ben de kat be kat arttı. Kendime ne zaman inanıp dışarı çıkabileceğimi düşünsem, bunu gerçekleştirdiğim anda kaygılarım artmaya başlıyor”

“NAVİGASYONA BİLE GÜVENEMEYECEK DURUMA GELDİM”

Her ne kadar pandemi dönemi hastalığını tetiklese de başından geçen bir olay asıl sebebiydi.

Agorafobisinin bir otobüs yolculuğunun ardından tetiklendiğini söyleyen B.B., onun için ‘korkulu’ olan anısını da şu şekilde anlattı:

“Bir gün okuldan çıktım ve evime gidiyorum, ancak yanlış otobüse binmişim. Otobüsün birden gitmesi gereken yolun aksine gittiğini fark ettim. Meğer yanlış otobüse binmişim. Şoförden beni indirmesini rica ettim, o da otobanın ortasında bıraktı. Kendimi tek başıma hızlı hızlı geçen araçların içinde buldum. O günkü korkumu unutamıyorum. O günün ardından, ‘ya kaybolursam ve kendimi yine otobanda bulursam’ korkusu katlanarak arttı. Navigasyona bile güvenemeyecek duruma geldim”

Yanlış durakta indi, hayatı değişti... Agorafobiyi yaşayanlar anlatıyor

“OTURUP AĞLADIĞIM ÇOK OLDU”

Artık evde kalmak için onun için güvenli gibi gözükse de B.B., yine üzgün hissettiğini söylüyor. “Evden çıkamadığım dönemlerde içimde hep bir yerlere gidip gezme arzusu oluyordu. Oturup ağladığım çok oldu. İçimde, ‘acaba iyileşemeyecek miyim?’ korkusu vardı. Evde olduğum sürede kendimi hem üzgün hem de güvende hissediyorum”

“GÖKDELENLERDEN ÇOK KORKUYORUM”

B.B., 6 ayın ardından dışarıya çıkabilecek duruma gelse de hala evden her uzaklaştığında başına bir şey geleceği düşüncesinin önüne geçebilmiş değil. O sadece bu duyguyu kontrol altında tutmaya çalışıyor.

“İlk zamanlarda evden çıktığımda, ‘Kaza yapacağım, başıma bir şey gelecek, her an kalp krizi geçirebilirim ve bana birisi yetişemeyecek, dışarıda öleceğim’ gibi korkular vardı. Şu an bu duygularımın seviyesi azaldı ama yine de her evden çıktığımda kendimi güvenli alanımdan uzakta hissediyorum. Mesela gökdelenlerden çok korkuyorum, yanlarından gözlerimi kapatarak geçiyorum ama o bile etki etmiyor. Şu an etki düzeyi azaldı ama evden her çıktığımda ‘evime hemen dönemeyeceğim’ korkusu içimi sarıyor. Normal yaşantımı sürdürmeye çalışıyorum ama bana bir yere git deseniz gidemem”

Hastalık, kadınlarda erkeklere göre iki kat daha yaygın ve genellikle 18-35 yaşları arasında başlıyor.

ARABA KULLANMAYI BİLE YENİDEN ÖĞRENDİ

İsmi az duyulsa da hastalık oldukça yaygın. Özellikle de pandemi döneminin hastalığın seyrinde önemli bir rolü olduğunu söylemek mümkün. Geçtiğimiz günlerde ABD’li oyuncu Kim Basinger de agorafobiden mustarip olduğunu katıldığı bir programda hayranlarıyla paylaştı. Basinger belirli durumlarda aşırı korkmaya ve evden dışarı çıkmayı zorlaştıran bu hastalık sebebiyle araba kullanmayı bile yeniden öğrenmek zorunda kaldığını dile getirirken, bunun ilk olarak bir markette başladığını söyledi.

“Market sepetim neredeyse doluydu ve o anda nefes alamadığımı fark ettim. Böyleye sepeti yere bıraktım ve arabama gittim. Bu arabayı son sürüşüm oldu.”

Oyuncu aynı zamanda evden çıkamadığını ve eve gelen misafirlere dahi tahammül edemediğini söyledi.

Yaşadıklarını şu sözlerle özetledi:

“Sanki içinizde bir şeyler kapanıyor ve her şeyi yeniden öğrenmeniz gerekiyor.”

İngiltere’de her 100 kişiden 2’sinde agorafobi görülüyor. ABD’de ise insanların yüzde 1,27 ila yüzde 2,5’i hayatlarında en az bir kere agorafobi geliştiriyor. Bu rakam Fas’ta insanların yüzde 8,4’ü iken Güney Afrika’daki insanlarda yüzde 9,6.

Yanlış durakta indi, hayatı değişti... Agorafobiyi yaşayanlar anlatıyor!

İngiltere’de her 100 kişiden 2’sinde agorafobi görülüyor. ABD’de ise insanların yüzde 1,27 ila yüzde 2,5’i hayatlarında en az bir kere agorafobi geliştiriyor. Bu rakam Fas’ta insanların yüzde 8,4’ü iken Güney Afrika’daki insanlarda yüzde 9,6.

AGORAFOBİ BİR HAPİSHANE

ABD’de agorafobisi olan milyonlarca insandan biri olan Cecil Jackson ise 19 yaşından beri hastalıkla mücadele ediyor. Jackson agorafobi nedeniyle düğünleri, doğum günlerini ve hatta cenazeleri bile kaçırıyor. Hayatını evinden birkaç metre uzaklıkta, işinin ve bir bakkalın bulunduğu caddenin karşısında yaşamakla sınırlandırıyor.

“Benim için agorafobi bir hapishane” dedi.

Dışarıdan bakıldığında yerel bir mağazada müdürlük yapan ve normal bir hayat süren biri gibi görünüyordu. Ancak kimse 10 yıldan fazla bir süredir evinin sokağına birkaç metreden uzağa gidemediğini bilmiyordu. Jackson’ın vefat eden annesi de agorafobiye sahipti ama kendi başına geleceğini asla düşünmemişti.

Belirtileri ilk olarak güneşli bir günde okula giderken ortaya çıktı. İlk başta kalbi çarpmaya başladı, ardından kollarının zayıfladığını ve başının döndüğünü hissetmeye başladı. Jackson, henüz kahvaltı yapmadığından açlıktan olabileceğini düşünüp, semptomları görmezden geldi. Ancak git gide nefes almakta güçlük yaşamaya başlayınca bir şeylerin yolunda gitmediğini anladı.

“Sonunda tam bir paniğe kapıldım. Bir anda dünyaya ve hayata bakışım tamamen değişti” dedi.

‘GEÇEMEYECEĞİN DUVARLAR VE SINIRLAR VAR GİBİ’

Jackson, agorofobiyi tanımlamanın en iyi yolunun cam bir kutunun içinde yaşıyormuş gibi hissetmek olduğunu söyledi: “Geçemeyeceğim duvarlar ve sınırlar varmış gibi. Geçmeye çalıştığımda, kelimenin tam anlamıyla kendimi ölecek gibi hissediyorum.”

Jackson şimdilerde hastalıktan kurtulmak için bir uzmandan destek alıyor. Bu destek sayesinde korkularının üzerine giderek onları yenmeyi hedefliyor. Bu hastalıkla mücadele eden kişilere yardımcı olmak için de iyileşmesinin her anını paylaşmak istiyor.

Yanlış durakta indi, hayatı değişti... Agorafobiyi yaşayanlar anlatıyor

7’den 70’e herkesi etkileyebilecek ve insanların hayatlarını dayanılmaz hale getiren bu hastalıkla ilgili merak edilenleri Düzce Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Numan Konuk ve Klinik Psikolog Berkay Ateş ile konuştuk.

GÖRÜLME SIKLIĞI OLDUKÇA YÜKSEK

Agorafobinin kaygı bozukluklarından birisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Numan Konuk, “Görülme sıklığı genel nüfus içinde yüzde 2 ila 6 arası değişkenlik gösterir ve bu oldukça yüksek bir oran. İster kapalı ister açık alanlar olsun agorafobisi olan bireylerin yaşadığı şey; kaçıp kurtulmanın mümkün olamayacağı durumları ifade eder. Yani bir kalabalığın ortasında kalma, bir kuyrukta bekleme, asansörde bulunma, denizin ortasında bir gemide olma, uçakta bulunma, alışveriş merkezinde bulunma ya da tek başına dışarda bulunma gibi durumların hepsi agorafobi içinde değerlendirilebilir.” ifadelerini kullandı.

DIŞARI ÇIKMAK BİLE TEHDİT OLARAK ALGILANIR

Agorafobide tehditlerin bildiğimizden daha farklı olduğunu vurgulayan Psikolog Berkay Ateş, “Ev gibi bir güvenli alandan uzaklaşmak ve buraya geri dönememek bile agorafobide tehdit olarak algılanır. Hal böyle olunca da sistemimiz otomatik olarak tehlike ve tehditlere karşı verdiği ayni tepkiyi verir. Bu nedenle kişi, bu rahatsızlıkları yaşamamak için evinin dışındaki alanlardan uzak durma davranışı geliştirmeye başlar ve zaman içinde bu davranışsal değişiklikle kendisini giderek güvenli alanına bağımlı hale getirir.”

Yanlış durakta indi, hayatı değişti... Agorafobiyi yaşayanlar anlatıyor

Grafik: Harun Elibol

BİR KORKUYLA BAŞLAYABİLİR

Agorafobinin hemen her fobide olduğu gibi bir tetiklenme sonucu, yoğun yaşanmış bir stres veya korkuyla başlayabileceğini söyleyen Ateş, “Kişinin, bu stresi ve korkuyu yaşadığında hissettiği yoğun negatif duygular, bu kişinin kendisini bir an önce oradan kurtarması ve güvenli alanına dönmesi adına yoğun bir arzu yaşatabilir. Bunun altında genetik yatkınlık, aileden öğrenme, sosyal öğrenme yoluyla öğrenme veya bireysel bir tecrübe yatıyor olabilir.” dedi ve sözlerini sürdürdü:

“Temel olarak beynimizde bir ödül-ceza mekanizmamız var. Yaptığımız bir şey bize iyi geldiyse onu tekrarlamak isteriz. Yaşamış olduğumuz şey olumsuz ise bir daha yapmamamız için kaçınma yolunu seçeriz. Temelde beynin kendisini korumak için önlem aldığı bir sistem olsa da kişi tarafından yanlış algılanıp yorumlanarak problemin kendisi haline dönüşebilir.”

AİLEDE HASTALIK BULUNUYORSA…

Yakın akrabalarında agorafobi, panik bozukluk hatta depresyon gibi başka bir grup ruhsal bozukluğu olanlarda agorafobi görülme ihtimalinin ailesinde hastalık bulunmayanlara göre daha yüksek olduğunu vurgulayan Konuk, “Ancak belirli bir gen yolu ile kalıtıma ilişkin bilgi bulunmuyor. Hastalığın gelişiminde biyolojik yapımızın olduğu kadar sosyal etkenlerin de rolü var.” dedi.

İŞLER YOLUNDA GİDERSE 6 AYDA ÇÖZÜLEBİLİR

Konuk, agorafobinin elbette bir tedavisi olduğunu söyleyerek, bunlardan bahsetti.

“Kaygı giderici ilaçları uygun doz ve sürede kullanarak olumlu sonuçlar alınabilir. Aynı şekilde psikoterapi de etkili tedavi yollarından biri. Eşlik eden diğer ruhsal bozuklukların da tedavisi mutlaka gerekir.”

Diğer tedavilerin yanı sıra EMDR terapisinin de geçmiş yaşanmışlıklar üzerinde yoğunlaşarak kişinin geliştirdiği olumsuz ve yanlış inançların kaynağını bularak bunların duygusal etkisini hafiflettiğini söyleyen Ateş, “Belirli bir süre veya seans sayısı vermek kolay değil. Çünkü her sistem farklı değişkenler içerir ama eğer işler yolunda giderse problem düzenli bir süreç ile 6 aydan daha kısa bir zamanda da çözülebilir. Diğer faktörlere bağlı olarak daha da uzun sürebilir.”

PANDEMİ HASTALIĞI TETİKLEDİ

Covid-19 kısıtlamaları ile agorafobi vakalarının arasındaki bağı sorduğumuz uzmanlar ise henüz bir araştırma olmadığını ancak klinik gözlemlerine dayanarak bir bağ olduğunu söylediler.

Ateş, pandemi ve pandeminin getirdiği kısıtlamaların bu probleme yatkınlığı olan insanları tetiklediğini söyleyerek, “Agorafobi yatkınlığına sahip olmayan insanlar normalleşme ile birlikte yeniden dışarı çıkabilmeye başlarken, agorafobi öyküsü olan veya yatkınlığı olan insanlar bu süreçten sonra yeniden bir tetiklenme yaşamış ve herkesle aynı anda normalleşmeye ayak uyduramamış duruma geldiler.” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir