Hollanda Ulusal Güvenlik ve Terörle Mücadele Koordinatörlüğü’nün (NCTV) ülkedeki İslamcı ve aşırı sağcı partileri “radikalleşme ve toplumdaki kutuplaşma” gerekçesiyle uzun süredir izlediği ortaya çıktı.
NCTV tarafından hazırlanan ve resmi kurumlara gönderilen gizli raporlara göre, Türkiye ve Fas kökenli seçmenlerin oy verdiği DENK Partisi’nden “Müslüman köktenciliğin sözcüsü olarak” bahsediliyor.
Raporlarda, aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) de Hollanda toplumunda radikalleşmeye yol açtığı vurgulandı.
Hollanda’nın etkili gazetelerinden NRC’nin, Bilgi Edinme Yasası kapsamında elde ettiği belgelere göre hükümetin daha önce verdiği güvenceye rağmen NCTV, siyasi partilerin faaliyetlerini uzun süredir gizlice takip ediyordu.
Resmi kurumlar ile istihbarat servislerine gönderilen raporlarda, ağırlıklı olarak Türkiye ve Fas kökenli seçmenlerin desteklediği DENK Partisi ile Geert Wilders liderliğindeki aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin faaliyetleri üzerinde duruldu.
En az 6 raporda, DENK Partisi’nden söz edildi. Müslüman seçmenlerin tercih ettiği bu partinin, “Temsilciler Meclisi’nde siyasi selefilik için bir sahne işlevi gördüğü” ve “Hollanda’daki Müslümanlara, gayrimüslimlerden farklı davranıldığı” fikrini yaydığı belirtildi.
Radikalleşmeye yol açtığı tespit edildi
Raporlara göre, sosyal medyada DENK Partisi’nin politikalarını eleştirenler, “düşman”, “Siyonist” veya “Nazi” olarak etiketlendi. Hollanda’daki önde gelen bazı köktendincilerin bu partiye destek çağrısı yaptığı da kaydedildi.
NCTV, bunun hükümete olan güvensizliği ve anti demokratik eğilimleri körükleyebileceği uyarısında bulundu.
NCTV raporlarında, Wilders liderliğindeki aşırı sağcı PVV’nin de Hollanda toplumunda radikalleşmeye yol açtığı vurgulandı.
PVV’nin faaliyetlerinin aşırılık yanlıları tarafından, “fikrilerinin yerleşik bir parti tarafından kabul edildiğinin kanıtı olarak görüldüğü” belirtilen raporlara göre, Wilders da “Hollanda halkı” ile “yabancıları” karşı karşıya getiriyor.
Kuruluşa göre Wilders’in bu tutumu, radikalleşme için üreme zeminine katkıda bulunuyor.
Wilders, NCTV tarafından, sosyal medyada aşırı sağcı örgütler tarafından ele geçirilen kimi etiketleri kullanmakla da eleştirildi.
NCTV raporlarında, birkaç kez de aşırı sağcı partiler Demokrasi Forumu (FvD) ile BIJ1’in faaliyetlerinden söz edildi.
Bilgi toplamadığını açıklamıştı
Koordinatörlük, toplumdaki aşırılıkçı unsurlara karşı devlet kurumlarına rapor verirken yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bireyler hakkında bilgi toplamaktan vazgeçtiğini açıklamıştı.
Geçen yıl, dönemin Güvenlik ve Adalet Bakanı Ferd Grapperhaus, parlamento üyelerine hiçbir zaman NCTV raporlarının konusu olmadıklarına dair güvence vermişti.
Eski bakan, sadece politikacılara yönelik tehditleri değerlendirmek için sosyal medyadaki faaliyetlerin izlendiğini savunmuştu.
DENK Partisi liderlerinden Farid Azarkan, NCTV’nin yasaları çiğnediğini ve bu faaliyetlerinin son derece tehlikeli olduğunu belirterek “siyasi selefilik” suçlamalarına, “Demokratik hukuk düzenine ve anayasaya bağlıyız” karşılığını verdi.
Konuyu Adalet ve Güvenlik Bakanı Dilan Yeşilgöz ile tartışacaklarını söyleyen Azarkan, raporlarla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
PVV lideri Geert Wilders de NCTV’nin tutumunu “iğrenç” diye değerlendirerek, parti üyelerinin haksız yere damgalandığını savundu. Aşırı sağcı lider, “Bu çok kötü ve kesinlikle kabul edilemez” dedi.
NCTV, bu raporların geçmişin ürünü olduğunu, “internet üzerinden yasa dışı bilgi toplama” suçlamaları üzerine, geçen yıl bu uygulamaya son verildiğini bildirdi.