Fed 1980’lerden beri görülen en yüksek enflasyonla mücadele etmek için Mart ayında 2018’den bu yana ilk kez faiz artırmıştı.
Bankanın da yakından takip ettiği PCE fiyat endeksi Mart’ta yüzde 6.6 ile bankanın hedefinin oldukça üzerinde gerçekleşmişti. Fed, faiz artışında geç kaldığına dair de eleştiri oklarının hedefi olmuştu.
Fed son olarak Alan Greenspan Başkanlığında 2000 yılında faiz oranında 50 baz puan artırıma gitmişti.
Fed’in faiz artışlarına başlamasıyla birlikte ABD Doları diğer para birimleri karşısında hızla güçlendi.
Birçok gelişmekte olan ülkenin merkez bankaları enflasyonla mücadele etmek için parasal sıkılaştırma döngüsüne girerken, Türkiye’de durum biraz farklı.
Siyasi otorite Türkiye’de faiz artışınlarının önüne set çekerken, bu durum TL’deki bozuk görünüm de en önemli etken.
Tüm bunlara ek, Fed faiz artışıyla gelişmekte olan piyasalardan yeni çıkışların olması ve TL’nin daha da baskılanması bekleniyor.
BloombergHT’nin aktardığına göre karar metninde enflasyon risklerine karşı dikkatli oldukları vurgulandı. Çin’de devam eden pandemi nedeniyle tedarik zincirindeki sıkıntıların devam edeceği belirtildi.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ve buna bağlı gelişmelerin enflasyonu yukarı yönlü baskıladığı ve ekonomik aktiviteyi olumsuz etkilemeye devam edeceği yazıldıç
Bilançonun Haziran ayından itibaren aylık 47.5 milyar dolar azaltılacağı, gelecek 3 ayda ise aylık 95 milyar dolar azaltılacağı ifade edildi.
Metinde uygun para politikası güçlendirmesi ile enflasyonun yüzde 2 hedefine dönmesi ve işgücü piyasasının güçlü kalmasının beklendiği bildirildi.