Aylar süren araştırma raporlaştırıldı: Geri itmelerin arkasında AB de var

Rapora göre AB sınır teşkilatı Frontex, Mart 2020 ile Eylül 2021 arasında Ege Denizi’ndeki en az 957 sığınmacının geri itilmesinde büyük rol oynadı. Geri itilen sığınmacılar AB ve Frontex tarafından veri tabanına “ayrılmanın önlenmesi” olarak kaydediliyor. Raporun hazırlanmasında Frontex’in kendi hazırlamış olduğu verilerin kullanıldığına dikkat çekiliyor. 

Lighthouse Reports, Der Spiegel, SRF Rundschau, Republik ve Le Monde tarafından ortaklaşa yapılan soruşturmada Frontex’in JORA adı verilen iç olay raporu veritabanının incelendiği ve Ege’de kaydedilen geri itme vakalarının JORA’da AB’li yetkililer tarafından “ayrılmanın önlenmesi” olarak kaydedildiği duyuruldu. Frontex, geri itme vakalarını AB üyesi olmayan ülkelerin kendi kara sularında göçmenleri durdurarak AB sınırlarına ulaşmasını engellemesi olarak görüyor.  

Sistematik geri itmelerin ardında AB-Yunanistan işbirliği var 

Yapılan soruşturmanın neticesinde ulaşılan sonuçlar uzun zamandır Ege’deki geri itmeleri “sistematik” olarak nitelendiren insan hakları gruplarının haklılığını ortaya koyuyor. Soruşturmayı yürüten gazeteciler, Frontex çalışanı 2 kaynaklarının Ege’deki yasadışı geri göndermelerin Jora veri tabanına rutin olarak “ayrılmayı önleme” olarak girdiğini söylediğini ve bir Yunan sahil güvenlik görevlisinin de “Neden bu yapılanlara sadece ‘geri itme’ demiyorlar ve bitirmiyorlar?” dediğini bildirdi.  

Frontex üzerinde baskılar artıyor 

Sığınmacıların yasa dışı geri itilmesinde Yunan makamlarıyla suç ortaklığı yaptığı artık iddiaların da ötesine geçen Frontex, AB’nin 758 milyon avroluk bütçesiyle en çok finanse edilen kuruluşu olma özelliği taşıyor. Fakat AB sınır teşkilatı artık en temel insan haklarını bile ciddiye almamakla suçlanıyor. Yunanistan ve Frontex, her ne kadar geri itme iddialarını reddederek uyguladıkları politikaların insan hakları mevzuatına uygun olduklarını söylüyorlarsa da  Frontex genel müdürü Fabrice Leggeri üzerindeki baskı gün geçtikçe artıyor. 2015 yılından bu yana Frontex’in genel müdürü görevini yürüten Leggeri’nin döneminde ajans finansal olarak çok güçlendi ve yeni yetkiler elde etti.  Leggeri’nin Yunan hükümetiyle, özellikle de Yunanistan’ın göç bakanı Notis Mitarachi ilişkilerinin çok iyi olduğu biliniyor. Leggeri’nin ayrıca AB’nin dolandırıcılıkla mücadele kurumu olan OLAF ile de başının dertte olduğu iddia ediliyor. Frontex’in geri itmelerin sorumlusu olduğu yönünde iddialar araştırılırken AB kurumun bütçesinin bir kısmını dondurdu. 

Frontex’in Yunanistan’daki operasyonları askıya alınmalı 

Hollandalı Milletvekili ve Frontex Denetleme Çalışma Grubunun üyesi Tineke Strik, Frontex’in Yunanistan’daki operasyonlarının askıya alınması çağrısında bulundu. AB sınır teşkilatının kültüründe temel bir değişikliğe ihtiyaç duyulduğunu söyleyen milletvekili liderlik değişikliğinin de gerekli olduğunu düşünüyor. Strik, Frontex genel müdürü Leggeri’nin “temel hakları ciddiye alma konusundaki güvenilirliğini kaybettiğini” söyledi. Strik ayrıca Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi gibi kurumların yetkililerinin elinde geri itmelerin sistematik olduğunu dair çok sayıda güvenilir rapor olduğunu, bu konuda daha fazlasının yapılmamasının işlenen suçların bir parçası olmak anlamına geleceğini söyledi.   

Alman Federal Polisi de geri itmelere karıştı 

Frontex’in Mart 2020 ile Eylül 2021 arasında en az 957 mültecinin yasadışı olarak geri gönderilmesine müdahil olduğuna dair ciddi kanıtlar bulunurken gerçek rakamın ise bunun  üstünde olduğu düşünülüyor. Geri itme kurbanlarından biri olan Amjad Naim’in davasında Frontex misyonundaki Alman Federal Polisi de suçlanıyor. İddialara göre Frontex yetkilileri tekneleri buluyor ve ardından geri gönderme işlemini Yunanlılara bırakıyorlar. Amjad Naim, Samos adasına ulaşmaya çok az kalmışken tepelerinde bir helikopterin sesini duyduğunu, sonrasında yanlarına Yunan bayraklı bot ve teknelerin yanaşarak onlara saldırdıklarını, suya ateş ettiklerini, teknelerinin kancayla vurulduğunu ve motorlarının bozularak durdurulduklarını söylüyor. Daha sonra Yunan yetkililer bir sahil güvenlik gemisiyle Naim’i bindirdikleri botla Türk kara sularına doğru çekiyor. Ardından Yunan Sahil Güvenlik halatı çözerek mültecileri Ege’nin ortasında kaderlerine terk ediyor.  Ege Denizi’nin ortasında terkedilen Naim, Türk Sahil Güvenlik tarafından birkaç saat sonra botları su alırken kurtarılıyor. Ele geçirilen video görüntüleri Naim’in vermiş olduğu ifadeleri doğruluyor.  

Frontex’e göre ise Amiad Naim hiç geri itilmiyor. Frontex kayıtlarına göre Alman helikopteri ve Frontex misyonundaki Alman Federal polis Naim’in botunu Türk kara sularında görüyor, Alman polisi durumu Pire’deki ortak kontrol merkezine bildiriyor ve Yunanlılar da Türk Sahil Güvenlik’e haber veriyorlar. Ve yaşanan bu geri itme Frontex kayıtlarında “kalkışın önlenmesi” olarak kaydediliyor. Naim’in Yunan sularında olduğu, Yunan yetkililerce geri itildiği görmezden geliniyor. Türk Sahil Güvenlik’in Naim’in botunu henüz Yunan karasularına hiç ulaşamadan Türk karasularında durdurmuş olduğu kayıtlara geçiyor. Ele geçirilen görüntüler ise Frontex’in iddialarını tamamen yalanlıyor. Araştırmanın sonuçları Ege Denizi’ndeki Yunan geri itmelerine yönelik Frontex desteğinin tam kapsamını ilk kez ortaya koyuyor. Frontex, geri itmelerin bir parçası olarak Yunan sahil güvenlik birimleriyle işbirliği içinde hareket ediyor. AB sınır teşkilatı Frontex, AB veritabanını Yunanistan’ın geri itmelerini örtbas etmek için bir araç haline getiriyor.  

Frontex, Yunan hükümeti gibi iddiaları reddediyor 

AB sınır ajansı yaptığı açıklamada “Geri göndermeme ilkesi de dahil olmak üzere temel haklara bağlılık, ajansın tüm faaliyetlerinin merkezinde yer alıyor” dedi. Operasyonlarda en yüksek sınır kontrolü standartlarına bağlı olduklarını ve olmaya devam edeceklerini duyurdu. Yunan hükümeti de iddiaları doğrulayan tüm kanıtlara rağmen geri itme vakalarını reddetmeye devam ediyor. 

ERSAN AY | BRÜKSEL TR724

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir