Son yılların epey meşhur meselesi narsist abiler ve daha az sayıdaki narsist ablalar çoğaldılar mı, görünür mü oldular yoksa yeni dünya onlara “Gün sizin gününüz, kim tutar sizi” mi dedi. Muhtemel hepsi. Hızlı yaşanan, hızlı tüketilen, imajın her şey olduğu, yeni ve derinliksiz dünya…
Narsizm, kendini beğenmeden var olamama, daha fenası başkalarının beğenisine mecbur olma, kocaman ve altı delik benlik sahibi olma, ne alsa yetmeme, karşıdakinin duygusunu fark edememe ve etmek istememe, büyük küçük tüm dağları ben yarattıma inanma ve inandırma, aşık olunmaya ve köpek muamelesi çekmeye münasip olma, bana layık olmak için yapacakların var alt yazısıyla dolaşma ve fakat liyakatın mümkün olmaması ve daha neler.
Bu mevzuda, kapitalizm, yenilenmiş ebeveyn rolleri, çocuğun gazla çalıştığına iman eden ebeveynler, öz güveni arşa ulaşmış çocuk yetiştirmeye yeminli ebeveynler, niteliğin niceliğin gerisinde kalışı, ‘like’ sayısının çok mühim hale gelişi, dünyanın bireyci olmayı onayışı, meşhur olmanın narsist olmayı gerektirişi, siyasal ve sosyal kimliklerin narsizmin dibine vuruşu, ne söylediğinin değil hangi üst perdeden söylediğinin önemli oluşu elbet pas geçilmez.
Ez cümle, insana, ehlileşmeye, utanmaya, öğrenmeye ait ne varsa tarumar oldu, vakit gösteri vaktidir, hayat sahne sanatıdır, üst perdeden oynanır ve bu ahvale en şahane uyumlananlar ise kendinin fanatiği olan narsist ahalidir deyip mevzuya dahil olalım. Narsizm çağın onaylanan ve yükselen değeridir, başarılı insan/erkek tarifinin içini hızla doldurmaktadır ve bu mevzu en çok ve öncelikle sosyologların izahatına ihtiyaç duyar haldedir. Malum bu mevzu kişisel olmaktan çıkıp toplumsal hadise olmaya doğru seyretmektedir, sıradan insanın narsiszmini muhtelif gündüz kuşağı programında seyrediyoruz. Evlilik programlarında ne kadar tepedensen o kadar talep görüyorsun, giysi programlarında keza öyle, en şahane benim diyenleri şaşkınlık ve sinsi hayranlıkla seyrediyor memleket.
Buraya kadar hepsi tamam, iyiyim güzelim, fena kıskanılıyorum, çok akıllıyım, çok etkileyiciyim, çok başarılyım, değilsem de olmak üzereyim diyen narsist abi yahut abla yaşayıp giderken ve kendinden başka herkesi silüet olarak görürken, ne oldu da narsist şahsiyete aşık olma hatta ilişki yaşama fantazisi salgını başladı. Evvelden her narsist, kendine hayran, bağımlı kadını / adamı bulur, işgal eder sonrada “Olmadı güzelim, eksiğin var” deyip yoluna devam ederdi. Biz de “Adam bozuk, kıymetini anlayamadı, kendini bir şey zannediyor, uzak dur” derdik ve bu hikaye böylece biterdi.
Bildiğim şudur, kendinin fanatiği olan aşık olmaz, zira zaten daimi şekilde kendine aşıktır, ez cümle narsist şahsiyete aşık olan bilmelidir ki mesele mutlak tek kişilik oyundur. Siz ona hayranlığı bol aşk hissederken, o hayranlığınız ile beslenir ve hepsi budur. Bu hikayede narsist şahsiyete aşık mağdur mutlak kendini elden geçirmeli, sağlam durmalı, proje değil insan canlısı olduğunu hatırlamalı, kelimelerin büyüsünden kurtulmalı, karşısındakinin egosunu didiklemekten vazgeçip kendi egosu ile meşgul olmalı ve mutlak narsist şahsiyete aşık olmanın bir manası olduğunu bilmeli. Son ve kederli cümle, narsist şahsiyete aşık omak kendiyle derdi olma hikayesidir, iyi okunmalı, elden geçirilmeli ve lütfen tekrar yazılmalıdır.