15, 16, 17. Yüzyıllarda Avrupa’daki Türk imajı gözle görülür şekilde keyif vericiydi. Türklerin estetik ve mistik yaşam tarzı, askeri ve siyasi üstünlükleri, hoşgörülü tavırları onları cazip hale getiriyordu. Müzik dahilerinin bestelerindeki yeniçeri havasındaki ritim, Türk usulü törelerin saraylardaki ihtişamı, balolardaki giyim kuşam tarzı, ilk konulu balenin Türklerin yaşam tarzını anlatması, önemli olaylardı. Türkler o zamanlar Avrupalının yaşam tarzına nasıl renklilik, sanatsal ve kültürel farklılık getirdiyse, 20. yüzyılın ilk yarısında da İngiliz balesinin kurucusu Dame Ninette de Valois de (Madam) Türk insanının sanatsal ve kültürel alanda çağdaşlığı yakalamasında öncülüğünü yapıp, kurumsal olarak devlet balesine ilk adımı attırmıştı.
Atatürk’e özgün, dinamik hamleler sonucunda Konservatuar’ın kuruluş aşamasında amacını şöyle açıklamıştı: “Bugün dinletmeye yeltenilen müzik yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz. Ulusal ince duyguları düşünceleri anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce genel son müzik kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu güzeyde Türk folkloru, Türk ulusal musikisi yükselebilir ve evrensel musikide yerini alabilir.”
GURUR VERİCİ KARE
Bu amaçlar doğrultusunda, Türkiye’ye davet edilen tiyatro ve müzik bilimcileri Hindemith ve Cari Ebert ilk incelemelerinde Türk köylü danslarının potansiyelini, insanların bu mevzudaki yeteneklerinin uluslararası boyuta taşınması için Konservatuvar’da bir bale bölümünün açılmasını şart koşmuşlardı.
“NEREDE BALO VAR?”
Balenin terminolojik kalıplara yerleştirilmesi 15,16,17. yüzyıllarda Bach, Mozart, Beethoven gibi bestecilerinin partisyonu sürecinde müziğin temel kuralları olmuş kulak ve ruh güzelliği ile birleşerek ilahi hale gelmiştir. Bale sanatı ile ayrılmaz bir bütün olan bu güzelliği daha sonra seyirlik hale getiren Fransız sanatçı Noverre’in doğum günü 29 Nisan, dünya dans günü olarak kutlanır.
Bale dendiği zaman “Nerede balo var?” dendiği zamanlarda bu değerli insanın bu kadar çok güzel olaylara imza atması, biz sanatseverler için onu unutmamak, unutturmamak en büyük vazifemiz olmalı. Onu şükran ve özlemle anıyoruz.
OĞUZ ÖZLEM
ANKARA DEVLET OPERA VE BALESi SANATÇISI