Jack Dorsey, 2006 yılında Twitter’ı hayata geçirdiğinde, tek bir kişinin, küresel tartışmaları belirleme gücüne sahip bir sosyal medya ağının tüm kontrolüne sahip olması fikrinden nefret ettiğini açık açık dile getiriyordu. Dorsey, kurucuların sistemlerin çöküşüne neden olacak zayıf halkalar olduğunu belirtiyor ve teknik bir terim olan “single point of failure” ifadesini kullanıyordu.
Bu bakış açısıyla kurulan Twitter’ın yaratıcıları, diğer teknoloji şirketlerinin ellerinde tuttuğu geniş yetkilere hiçbir zaman sahip olamadı.
Örneğin Google’da Larry Page ve Sergey Brin, oylamaların yönünü belirlemelerini sağlayacak kadar büyük hisse paylarına sahip. Aynı şey bugün Meta olarak anılan Facebook ve Mark Zuckerberg için de geçerli. Ancak bugüne kadar ne Dorsey ne de başka bir Twitter hissedarı bu kadar güçlü bir konuma gelebildi.
Ne var ki bu yapının bir dezavantajı da vardı: Twitter’ı dışarıdan müdahalelere açık hale getirmesi. Ve gün geldi, Elon Musk bu dezavantajı kendi avantajına çevirip Twitter’ın tek sahibi haline geldi.
Bir vampiri evine davet eden masum bir Transilvanyalı köylü misali, Twitter kendini bir anda asla olmak istemediği bir canavar tarafından yenilip yutulmuş ve hatta o canavara dönüşmüş halde buldu. Dorsey’nin hayalini kurduğu “kamu yararı” ilkesinin yerini ne hissedarların ne de yönetim kurulunun frenleyebileceği bir özel şirket aldı.
50 yaşındaki Musk, Twitter’ın kurucusu değil belki ancak tıpkı Dorsey’nin 16 yıl öne dediği üzere Twitter’ın sisteminin çöküşüne ya da başta Tesla olmak üzere diğer şirketlerinde de gördüğümüz üzere çok daha büyük başarıya ulaşmasına neden olan o halka haline geldi.
Peki Musk’ın gerçek oyun planı ne? Twitter’la ilgili açıklamalarının ne kadarı kuru gürültü ne kadarı açgözlülük ne kadarı hakiki bir vizyon? Daha da önemlisi Musk’ı ve yeni oyuncağını yeni zirveler mi bekliyor yoksa büyük bir çöküş mü?
DAHA KALABALIK VE DAHA GÜRÜLTÜLÜ BİR TWITTER MI?
Musk bir kısım kullanıcının (özellikle de ABD’deki sağcı siyasilerin) Twitter’ın liberaller için çalışan taraflı bir platform olduğuna ilişkin şikayetlerine konu olan sınırlamaları gevşetmek istediğini söylüyor. Ancak dijital dünyada ifade özgürlüğü ile herkesin aklına geleni söylediği bir ortam arasındaki çizgi fazlasıyla ince ve böyle bir ortamın oluşması hem kullanıcılar hem de reklam verenler tarafından oldukça itici bulunuyor.
Sosyal ve kültürel anlamdaki ağırlığına ve Türkiye’deki popülerliğine karşın dünya genelinde 217 milyon düzenli kullanıcıya sahip olan Twitter için halen küçük bir platform denebilir. (Örneğin Facebook’un kullanıcı sayısı 3 milyar civarında.) Dolayısıyla, Twitter için para kazanmak tartışma yaratmak kadar kolay değil.
Musk’ın bu tabloyu değiştirmek istediğini düşünürsek, akla şu soru geliyor: Twitter ne kadar büyümeli? Daha büyük ve herkesin aklına geleni söyleyebildiği bir Twitter, şu anki etkinliğini kaybedebilir. Diğer yandan Musk’ın savunucusu olduğu premium üyelik planı da platformun kullanıcı sayısının daha da azalmasına da neden olabilir.
Musk’tan beklentilerin başında ABD eski Başkanı Donald Trump’ın hesabı üzerindeki beklentiyi kaldırması geliyordu. Satın alma kesinleşince Trump, Musk’ı tebrik etti ancak kendi platformu Truth Social’da kalmaya devam edeceğini belirtti.
Musk’tan beklentilerin başında ABD eski Başkanı Donald Trump’ın hesabı üzerindeki beklentiyi kaldırması geliyordu. Satın alma kesinleşince Trump, Musk’ı tebrik etti ancak kendi platformu Truth Social’da kalmaya devam edeceğini belirtti.
EKONOMİK GETİRİSİ BÜYÜK AMA MUSK’IN DERDİ O DEĞİL
Yaklaşık 270 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin insanı olsa da Twitter’ı satın almanın Musk için bile büyük bir yatırım olduğu ortada. Kendi cebinden 20 milyar dolar kadar harcayan, gerisi için de kredi kullanan Musk, hem kullanıcı sayısını artırıp hem de platformun etkinliğini koruyabilirse, bu yatırımının karşılığını fazlasıyla alabilir. Destekçileri, sırf 85 milyon kullanıcılı kişisel hesabından yaptığı ve bir kuruş para harcamamasına rağmen karşılığında kamyon yüküyle para kazandığı Tesla reklamlarının bile, Musk’ın bu platformun ne kadar kazançlı olduğunu bildiğini gösterdiğine işaret ediyor.
Ancak Musk Twitter’ı satın alma niyetinin ardında yatanın kâr etmek olmadığını daha önce söylemişti. Musk için Twitter kişisel bir oyuncak. Diğer kullanıcılarla dalga geçmekten, onları trollemekten büyük zevk alıyor. “Cin modu” adını verdiği bu çocukça ve saldırgan tweet’lerinin olarak geçen hafta sonu Bill Gates nasibini aldı.
Bütün bunlar platformun doğasına uygun şakalar olarak da görülebilir ama Musk’ın kendisini eleştirenleri sorgusuz sualsiz engellemesi, bu yorumu yapmamıza engel oluyor.
Associated Press ajansı geçtiğimiz günlerde yaptığı haberinde Musk’ın tweet’lerini hakkında yapılmış olumsuz yayınları yerden yere vurmak için nasıl kullandığını anlatıyordu. Ajans, Musk’ın bu tür haberleri “yalan” ya da “yanlış yönlendirici” olarak yaftaladığını ve öl dese ölecek bağlılıktaki takipçi kitlesinin haberleri yapan gazetecileri saatlerce hatta günlerce linç ettiğini örneklerle ortaya koyuyordu.
“KENDİSİNE İŞKENCE EDENLERİ MAĞLUP ETMİŞ GİBİ HİSSEDİYORDUR”
Eski bir Tesla çalışanı İngiliz Telegraph gazetesine yaptığı açıklamada, “Musk, insanların Twitter’da şu ya da bu konuda ne söylediğine kafayı fazlasıyla takmıştı” dedi ve ekledi:
“Adeta felç oluyordu. Bir toplantının ortasında eleştirel bir tweet görüyordu ve üzerinde haftalarca çalıştığımız bir planı hiç düşünmeksizin değiştiriyordu.”
Tesla’da çalışmayı yıllar önce bırakan kaynak, “Sosyal medyada küçücük bir eleştiri görüyordu ve başka hiçbir şeye odaklanamaz hale geliyordu. Çok hassastı. Twitter’ı almak istemesi beni hiç şaşırtmıyor. Muhtemelen kendisine işkence edenleri mağlup etmiş gibi hissediyordur” ifadelerini kullandı.
Gerçekten de Musk’ın Twitter’a dair planları arasında ilk sıralarda “bot” olarak bilinen ve dezenformasyonun ve kaosun yayılmasında büyük rolü olan otomatik hesapları alt etmek yer alıyor. Musk’ın yakın arkadaşlarından Ross Gerber, geçtiğimiz günlerde BBC’ye yaptığı açıklamada, çoğu Rusya kontrolündeki bu bot’ların Batılı ülkelerdeki seçimlerin altını oymaya çalıştığını belirterek, Musk’ın planının ifade özgürlüğünü korumaktan bile daha büyük bir amaç taşıdığını söyledi.
Gerber, “Mesele demokrasiyi korumak. Elon bir konuya ancak insanlık için kritik önemde olduğunu düşündüğü zamanlarda dahil olur. Para umurunda bile değil” ifadelerini kullandı.
DİĞER SOSYAL MEDYA MECRALARINDAN ÇOK FARKLI OLACAK
Bütün bunlar Musk’ın yeni bir yaklaşım hedeflediği anlamına geliyor. Diğer sosyal medya platformlarının uyguladığı “içerik moderasyonu” politikaları kapsamda yasa dışı kapsamdaki en kötü içerikler otomatik olarak sınırda kalanlar ise insan denetleyiciler tarafından sansürleniyor. Bu sürecin tamamı ve arka planında çalışarak kullanıcıların önüne hangi içeriğin geleceğini belirleyen algoritmalar, o sosyal medya şirketlerinin kârlarını belirleyen “gizli tarif” olarak kabul ediliyor.
Ancak Musk, Twitter’da tam bir şeffaflık vadediyor. İfade özgürlüğü konusunda çalışmaları da bulunan İngiliz akademisyen Timothy Garton Ash’e göre, bu olumlu bir hamle. Ash, Twitter’dan yaptığı açıklamasında, “Birçok araştırma algoritmaların seçimlerinin içerik moderasyonundan daha önemli olduğunu gösteriyor” ifadesini kullandı.
Bu tür bir şeffaflığın, şu anki moderasyon çabalarından kaçmayı başaran ırkçı ve cinsiyetçi tacizleri önlemekte daha başarılı olacağı, nihayetinde de bot’ların maskesini düşüreceği umuluyor. Eğer Musk cesur hamlesiyle bunu yapmayı başarabilirse, sosyal medyanın en kronik hastalıklarından birini tedavi etmiş insan olarak tarihe geçecek.
Ancak bu soylu çabanın önünde birçok engel var. Birincisi, Musk, bir medya patronu olarak elde ettiği gücü kötüye kullanma dürtüsüne kapılabilir. Nitekim Forbes dergisinin milyarderler listesine baktığımızda, dünyanın en zengin insanları arasında Washington Post, Twitter, Facebook, Google, Microsoft ve Bloomberg’ün sahiplerinin de bulunduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle bilginin değerinin hiç olmadığı kadar yüksek olduğu bir çağda yaşıyoruz.
Diğer yandan Musk’ın hayata geçirmesine kesin gözüyle bakılan ve en basit değişiklik olarak görülen “düzenle” butonu bile birçok riski beraberinde getiriyor. Zira düzenleme süresinin ucu açık olduğunda, söz konusu tweet’leri alıntılayarak paylaşmak, veya aşağıda olduğu gibi haberlere ya da yazılara gömmek bir seçenek olmaktan çıkabilir.
??♥️ Yesss!!! ♥️?? pic.twitter.com/0T9HzUHuh6
— Elon Musk (@elonmusk) April 25, 2022
MUSK “TWITTER ULUS DEVLETİ”Nİ YARATMAK İSTİYOR
Bazıları Musk’ın çok daha büyük bir ödülün peşinde olduğunu öne sürüyor. Twitter’ı kısaca “Web 3.0” denen ve kripto paralar misali blokzinciri teknolojisi üzerine oturan merkezsiz bir internetin, ilk sosyal medyası haline getirmek; ulus devletlerin ekonomi ve yayın kurallarına uymayan benzersiz bir medya devi inşa etmek.
Dijital analist Sara McCorquodale, “Bence burada sadece ifade özgürlüğünden çok daha büyük bir vizyon söz konusu. Konu, Twitter ulus devletini yaratmak” derken Musk’ın “peygamber ve vizyoner” olarak itibarının da bu devin başarılı olup olamayacağına bağlı olduğunu söyledi.
KANADA’DAKİ TAHIL TARLALARINDAN SİLİKON VADİSİ’NE
Musk’ı kuzeni Mark Teulon tarafından “ayakları yere basan bir insan” olarak tanımlandığını düşündüğümüzde, bütün bu detaylar kulağa fazla dramatik geliyor. Çok fazla bilinmese de Teulon, Musk’ın hayatında önemli bir isim. En başa dönmemiz gerekirse, Musk’ın annesi Maye, Kanada’da doğdu daha sonra Güney Afrika’ya yerleşti. Musk, 1989 yılında Pretoria’dan Kuzey Amerika’ya döndüğünde, Teulon’un Saskatchewan yakınlarındaki Swift Current kasabasında bulunan tahıl tarlalarında çalıştı.
Silikon Vadisi’nin megastarlığına olan yükselişi buradan başladı. 1990’ların ortalarında Musk ve erkek kardeşi Kimbal, Zip2 adını verdikleri küçük bir yazılım şirketi kurdu. Ardından başarısıyla çığır açan PayPay ödeme hizmeti geldi. PayPal 2000’lerin başında eBay’e satıldı. Bu sayede 175 milyon dolarlık bir servete kavuşan Musk, gözünü uzaya dikti.
Elon Musk’ın annesi Maye Musk tanınmış bir model. Anne oğul çok yakın bir ilişkiye sahip. Babası Errol Musk’ın ise bir zümrüt madeni var. Musk geçmişte babasını “çok akıllı” ama “berbat” bir insan olarak tanımlamış ve çok fırtınalı bir ilişkileri olduğunu söylemişti.
Elon Musk’ın annesi Maye Musk tanınmış bir model. Anne oğul çok yakın bir ilişkiye sahip. Babası Errol Musk’ın ise bir zümrüt madeni var. Musk geçmişte babasını “çok akıllı” ama “berbat” bir insan olarak tanımlamış ve çok fırtınalı bir ilişkileri olduğunu söylemişti.
“TWITTER’I STASI’DEN ARINDIRACAK”
SpaceX 2002’de kuruldu. Ancak Musk bu hamleden 1 yıl önce roket uzmanı Jim Cantrell’le görüşmelere başlamıştı bile.
Cantrell, Telegraph’a “Çok çok zekiydi” diye tanımladığı Musk hakkında şunları söyledi: “Saf zekâsı kendini belli ediyordu. Hayatım boyunca çalıştığım en akıllı insan o olmalı. Bakışını bir yere sabitleyemiyordu. Ben bunu bir hakaret olarak almamıştım; beyni çalışıyordu ve o kısa sürede başka bir konuya atlıyordu.”
Cantrell, Musk’ı motive eden şeyin “kesinlikle maddi olmadığını” belirterek şöyle devam etti: “Derdi Mars’a gitmek. İnsanları gezegenler arasında dolaştırmak, fosil yakıtların kullanımını sona erdirmek ve tiranların özgürlüklerimizi kilit altına almalarını önleyerek demokrasiyi korumak konusunda hep tutarlı oldu. Ben kayıtlı bir liberterim ve başka liberterleri de görünce tanırım. Elon her zaman bir liberterdi. Twitter’ı Stasi’den arındıracak.”
Cantrell’in bahsettiği Stasi, Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı’nın kısa adıydı. 1950-1990 döneminde faaliyet gösteren Stasi’nin elinde doğu Almanya vatandaşlarının tamamına dair çok geniş kapsamlı istihbarat dosyaları bulunuyordu.
BAŞARISIZLIKLARINDAN DERS ALMAYI İYİ BİLİYOR
Amaçları ne olursa olsun Musk’ın başarılı olacağı kesin değil. Zira arşivler Musk’ın altını dolduramadığı büyük vaatlerle dolu. Ancak bu vaatler her zaman önemli bir fonksiyonu yerine getirdi: Musk’ın geliştirdiği ürünler gerçekten işler hale gelene kadar, bu ürünlere duyulan güveni tesis etmek. Diğer yandan şurası kesin: Musk başarısızlıklarından ders almayı çok iyi beceriyor.
Musk’ın SpaceX’in kuruluş döneminde görüşmeler yaptığı uzay ve havacılık mühendisi Robert Zubrin de bu konuya dikkat çekerek, “Çok akıllı olduğu açıktı ama roketler hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Üç yıl sonra ise roketler hakkında her şeyi bilir hale gelmişti. Kendi kendini tam anlamıyla eğitmişti. Elon, zor işleri yapmakla kalmıyor, aynı zamanda pes etmiyor da. Dayanıklı bir insan” ifadelerini kullandı.
Zubrin roket testlerinin peş peşe hüsranla sonuçlandığı günlerde, Musk’ın “başarısız olup yeniden ayağa kalkmaya istekli” olduğunu belirtti.
“RAHİBE TERESA İLE KARIŞTIRMAMAK LAZIM, ELON ŞAN ŞÖHRET İSTİYOR”
Analistlere göre, şu an yeterince iyi yönetilmeyen Twitter yeni bir patronla bambaşka yerlere de ulaşabilir. Ancak Musk’la ilgili her olayda olduğu gibi burada da “Arka planda görmediğimiz neler var?” sorusunu sormak kaçınılmaz hale geliyor.
Bir SpaceX çalışanının Telegraph’a dediği üzere, “Musk başlangıçta çok daha erişilebilir bir insandı ama şu an çok sayıda kişi tarafından bir kutsal varlık olarak görülüyor. Böylesi bir hayranlığın insanı etkilememesi mümkün değil.”
SpaceX çalışanı, “Elon karşınıza çıkabilecek en başarılı operatör. Büyük fikirleri alıp daha da büyütme konusunda dünyadaki tüm övgüleri hak ediyor” derken şu noktaya da dikkat çekti:
“Ama birçok kişiye de tozunu yutturuyor ve bu çok tahlisiz. Ya onunlasınız ya da değilsiniz. Bu konuyu kesinlikle siyah ve beyaz görüyor.”
Zubrin ise bu durumu şu sözlerle özetledi: “Onunla yıllar boyunca iyi günlerimiz de oldu kötü günlerimiz de. Elon çok acımasız olabilir. Rahibe Teresa’yla karıştırmamak lazım; Elon şan şöhret istiyor.”
Telegraph’ın “Elon Musk’s masterplan for Twitter – by those who know him best” başlıklı haberinden derlenmiştir.