Gezi Parkı davasında Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verilmesine Avrupa Parlamentosu milletvekillerinden tepkiler gelmeye devam ediyor.
AB-Türkiye Parlamento Delegasyon Başkanı Sergey Lagodinsky ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Özlem Alev Demirel karara ilişkin Gazete Duvar’a açıklama yaptı.
‘ARGÜMANIMIZ TÜKENİYOR’
AB-Türkiye Parlamento Delegasyon Başkanı Sergey Lagodinsky şunları söyledi:
“Türk meslektaşlarımız, ekonomiden savunmaya birçok alanda işbirliği yapmaya istekli olduğumuzu anlamalı, ancak bu konuları sivil haklar ve demokrasi konusuna karşı oynamayı kabul etmeyeceğiz. Tüm siyasi direnişlere rağmen Türkiye’nin üyelik perspektifini canlı tutmak için mücadele ediyorum. Ancak süregelen diğer anti-demokratik eğilimlerin yanı sıra zalim ve yasadışı Gezi kararıyla birlikte, Türkiye ile daha yakın bağları savunmak için argümanlarımız tükeniyor. Bu kararın utancının, Türkiye’deki hükümet ve parlamentonun içinde hala Avrupa yanlısı olan büyük bir kesim için bir uyandırma çağrısı işlevi göreceğini umuyorum.’’
‘HUKUK DEVLETİ NAMEVCUT’
Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Özlem Alev Demirel, Türkiye’de hukuk devletinin namevcut olduğunu söyledi. AB, ABD ve NATO’nun Ukrayna Savaşı dolayısıyla Türkiye yönetimini yanına çekme girişimlerinin Erdoğan rejimini cesaretlendirdiği eleştirisinde bulundu.
Demirel, ‘’Osman Kavala’yı ömür boyu, diğer sanıkları ise uzun yıllar hapse mahkum eden bu skandal karar pek çok şeyi ortaya koyuyor’’ dedi. Birincisi, birkez daha görüldü ki, Türkiye’de hukuk devleti namevcut. Yargının tümüyle siyasi iradenin, daha açıkcası tek adamın emrinde olduğu bu kararla birkez daha teyit edilmiş oldu. Zira mahkeme heyetinin çoğunluğu hiçbir yeni delile dayanmadan bu kararı almıştır’’ tepkisi verdi.
‘MUHALEFET ZORBALIKLA SİNDİRİLİYOR’
AP milletvekili Demirel, şöyle devam etti:
‘’İkinci olarak, mevcut iktidar büyük bir yanılgı içerisindedir. Bu karar sadece intikam duygusuyla aldırılmamışsa; Türkiye’deki demokratik muhalefeti, kritik bir seçimin öncesinde baskıyla, zorbalıkla sindirme girişimi olduğu şüphesizdir. Bunun nafile bir çaba olduğunu düşünüyorum. Zira, korkunun ecele faydası yoktur. Ve dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’nin halkları da temel hakları için mücadele etmekten vazgeçmeyecektir.”
‘ERDOĞAN REJİMİ CESARETLENDİRİLDİ’
Demirel devam etmekte olan Ukrayna Savaşı’na da atıfta bulunarak, ‘’Bu karar, AB, ABD ve NATO’nun Türkiye’nin mevcut yönetimini Ukrayna Savaşı dolayısıyla yanına çekme girişimlerinin de bir yan ürünü sayılabilir. Nitekim Erdoğan rejimi, bu girişimler karşısında cesaretlenmiştir. Bu cesaretle, gerek yurtdışında (Irak ve Suriye operasyonlarında görüldüğü üzere), gerekse yurtiçinde kendi anti-demokratik emellerine ulaşmaya çalışmaktadır’’ ifadelerini kullandı.
‘ENDİŞELİYİZ’ AÇIKLAMALARI YETERSİZ
AB ve ABD’nin konu hakkındaki tepkilerinin yetersiz olduğunu savunan Demirel, “AB ve ABD insan hakları ve demokrasi konusundaki ikiyüzlülüğüne bir son vermeli, bu skandal karara yönelik tepkisini “endişeliyiz”, “kaygılıyız” açıklamalarıyla geçiştirmemelidir. Zira acilen gerekli olan; kararlı, kesin ve belirli sonuçları beraberinde doğuracak bir tutumun alınmasıdır’’ dedi.
Demirel sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Şimdi başta Osman Kavala olmak üzere, tüm siyasi tutuklularla, demokrasi güçleriyle dayanışma zamanıdır. Kısacası, “Her yer Taksim, her yer direniştir!” şiarını haykırmanın zamanıdır.”