Metin Özdamarlar Kayseri Develi İmam Hatip Lisesi’nde ortaokul öğrencisiyken Türkçe öğretmeni ona bir gün derste, ‘sen bu ülkede öğretmen olabilecek son kişisin’ demişti. Bu söz yıllarca aklından çıkmadı. Özdamarlar, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni bitirip 2002 yılında öğretmen oldu, 2004 yılında da ilk kitabını yazdı. İlk işi bu kitabı imzalayıp ortaokuldaki Türkçe öğretmenine göndermek oldu. Ancak öğretmeninden bir ne bir tebrik ne de yanıt geldi.
Mersin’in Tarsus ilçesinde bulunan Uluslararası Ashabı Kehf Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak görev yapan Metin Özdamarlar’ın tarihi karakterleri ve olayları çocuklara eğlenceli bir dille anlatan 50 kitabı var. Bunlardan başka meslektaşlarına tavsiye niteliğinde “Yeni Nesil Öğretmen Olmak” ve son yazdığı Mustafa Kemal isimli kitabıyla birlikte o, tam 52 kitabı olan bir yazar. Öğretmen ve yazar Metin Özdamarlar yaşam öyküsünü değiştiren kırgınlığı şöyle anlattı:
Mersin’in Tarsus ilçesinde bulunan Uluslararası Ashabı Kehf Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak görev yapan Metin Özdamarlar’ın tarihi karakterleri ve olayları çocuklara eğlenceli bir dille anlatan 50 kitabı var. Bunlardan başka meslektaşlarına tavsiye niteliğinde olan “Yeni Nesil Öğretmen Olmak” ve son yazdığı Mustafa Kemal isimli son kitabıyla birlikte o tam 52 kitabı olan bir yazar. Öğretmen ve yazar Metin Özdamarlar yaşam öyküsünü değiştiren kırgınlığı şöyle anlattı:
MOTİVE ETMEK YERİNE YÜZÜNÜ EKŞİTİYORDU
“Çocukluğumda yazmayı çok seviyordum ve bir defter almış oraya hikayeler karalıyordum. Ortaokul 2’inci sınıfa giderken yazdığım hikayeleri Türkçe öğretmenime gösteriyordum. O da ne zaman yazdıklarımı okusa beni teşvik etmek ya da motive etmek yerine yüzünü ekşitiyordu. Aynı zamanda sınavda yazdığım kompozisyonları da beğenmiyordu. Sanki beni yazar olma hayalinden uzaklaştırmaya çalışır gibiydi. Hatta ‘ben yazar olmak istiyorum’ dedikçe ‘bu memlekette yazar olacak en son insan sensin’ diyordu.
YAZMAYI BIRAKIP, İŞTAHTAN KESİLMİŞTİM
Türkçe öğretmenimin o dönem bana yaklaşımı karşısında çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Öğretmenimizin girdiği derse karşı da soğukluk oluştu. O dönemlerde evdeysen kitap okur dışarıdaysan oyun oynardın. Öyle bir dönemde kitap okumayı ve yazmayı da bırakmıştım, iştahtan bile kesildiğimi hatırlıyorum. Çocukluk hayalim olan yazarlığa karşı farklı bir bakış açısı geliştirdim. Hayalime ket vurdum. Öğrencilerin önünde yol açması gereken, hayalleri için yönlendirmesi gereken bir öğretmenin bu tür tavrı beni çok kırmıştı.
O CÜMLE HIRS KAYNAĞI OLDU
Yazarlığın uzun süreli disiplinli, planlı bir çalışmanın sonucu olduğunu biliyordum. Öğrencin yazdığı birkaç kompozisyon ve hikâyeye göre yapılan bir değerlendirmenin gerçekçi olmayacağına kendimi inandırdım ama yeniden ayağa kalkıp, elime kalemi alıp, öykülerimi yazdığım defterin başına geçmek ve yeniden cümleler kurmak zor oldu. Sonrasında iç motivasyonumu artırarak “Bu benin hayalim, ne olursa olsun, kim ne derse desin ben bu hayale ulaşacağım” dedim. Öğretmenimin böyle bir cümle kurması önce kırdı ama sonra beni hırslandırdı mı? Kesinlikle evet!
İLK KİTABIMI İMZALAYIP GÖNDERDİM
Çocuklarımızda tarih bilinci oluşması için her bir kitapta Türk tarihinin önde gelen isimlerini karikatürlerle, eğlenceli tarih formatında yazıyorum. 2004 yılında resmi olarak bir yayınevinden ilk kitabım olan ‘Barbaros Denizler Fatihi’ basıldığında imzalayıp, kendisine yolladım. Ancak herhangi bir tepki ya da cevap vermedi.
ÖĞRENCİMİN HAYALİNİ KÜÇÜMSEMEYECEĞİM
Yıllar içinde sadece çok kısa bir yazışmamız oldu, ben sadece halini hatırını sordum onun dışında herhangi bir diyaloğumuz olmadı. Kırgınlığım var, ağaç rüzgârı affetse de kırılmıştır bir kere. Öğretmenliğe başladığımda da kendime ‘asla hiçbir öğrencimin hayalini küçümsemeyeceğim’ diye söz verdim ve öğrencilerini hedefleri doğrultusunda destekleyen bir öğretmen olmaya çalışıyorum.
YENİ NESİL ÖĞRETMENLERİ GÖRÜNCE MUTLU OLUYORUM
Yeni nesil öğretmenler gerçekten çok farklı. Öğrenci ve öğretmen arasındaki yaş farkı az olunca, öğretmenin de öğrenciyle aynı frekansta buluşması son derece kolaylaşıyor. Kuşak çatışması az olunca öğrenciyle aralarındaki uyumun arttığını görmekten çok mutlu oluyorum.”