Depresyon, toplumda en sık görülen psikolojik rahatsızlıklardan biri. Psikolog Nurseli Kavak, depresyonun, bireylerin kendini psikolojik olarak iyi hissetmediği, çok uzun süreler devam edebilen ve günlük hayatı etkileyen psikolojik bir rahatsızlık olduğunu belirterek motivasyon eksikliği, değersizlik hissi, karamsarlık, mutsuzluk, suçluluk duygusu, ölüm ve intihar düşüncelerinin depresyonun belirtileri olduğunu söyledi. Konuya yönelik açıklama yapan Kavak, şu ifadeleri kullandı: “Depresyon bir kişilik sorunu veya zayıflığı değildir. Depresyon tanısının konulabilmesi için belirtilerin en az iki hafta sürmesi ve kişinin önceki işlevsellik seviyesinde bir değişiklik olması gerekir. Bu nedenle depresyon, birkaç gün süren can sıkıntısından veya mutsuz hissetmekten çok daha fazlasıdır. Depresyon belirtileri şunlardır: Sürekli üzgün hissetme veya depresif bir ruh hali içinde olma. Bir zamanlar zevk alınan etkinliklere karşı ilgi duymama ya da eskisi kadar zevk almama, diyetle ilgisi olmayan kilo kaybı veya kilo artışı, çok fazla uyuma veya uyku problemi yaşama, enerji kaybı, karamsarlık veya çaresizlik hissi, mutsuzluk, hareketsiz oturamama, el sıkma gibi amaçsız fiziksel aktivitede artış veya yavaş hareketler veya konuşma, değersizlik hissi, hemen hemen her konuda kendini suçlu hissetme, düşünmede, konsantre olmada ve karar vermede zorluk yaşama, tekrarlayan ölüm veya intihar düşünceleri, cinsel isteksizlik, azalmış benlik saygısı, gelecek beklentilerinin olmaması. Depresyondan söz edebilmek için en az iki haftalık bir süre boyunca yukarıdaki semptomların en az beşinin mevcut olması gerekir. Depresyon rahatsızlığı olan birçok bireyde bu semptomların büyük bir kısmı gözlemlenebilir. Depresyon semptomları, hastanın sürekli yeni sorunlar yaratmasına neden olabilir ve hastanın günlük yaşamını gözle görülür derecede olumsuz etkileyebilir.” Çocuklarda ve gençlerde depresyon belirtilerinin farklılık gösterebileceğini söyleyerek Kavak, şu sözleri kaydetti: “Okul öncesi çocukların yaklaşık yüzde 1’i ve ilkokul çocuklarının yaklaşık yüzde 2’si depresyondan etkilenmektedir. Güncel veriler, 12 ila 17 yaş arasındaki tüm gençlerin yaklaşık yüzde 3-10’unun depresyondan muzdarip olduğunu göstermektedir. Yaşa bağlı olarak depresyon belirtileri farklılık göstermektedir. Depresyon belirtilerinin seyri ve şiddeti kişiden kişiye büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Depresyondaki birey kendini üzgün, umutsuz hissedebilir ve eskiden zevk aldığı şeylere olan ilgisini kaybedebilir. Depresyondaki kişiler yorgunluk, çaresizlik ve hüzün duygusunu çok fazla hissetmektedir. Ayrıca kişinin iş hayatı, sosyal ve aile yaşamı da etkilenir. Depresyondaki bireyler kendilerini sürekli yalnız hissetmekle beraber, her şeyi olumsuz yönü ile algılar, olaylara olumsuz bakar. Geçmişte olanlarla kendini sürekli suçlar ve sorumlu tutar. Gelecek ile ilgili karamsar ve umutsuzluk söz konusudur. Buna ek olarak kişiler, çoğu zaman depresyonda olduklarının farkında değillerdir.”
Kavak, depresyonun toplumda en yaygın görülen psikolojik rahatsızlıklardan biri olduğunu ifade ederek, “Araştırmalara göre toplum genelinde yaşam boyu en az bir kere görülme oranı yüzde 15-20 arasındadır. Depresyon, kadınlarda, erkeklere oranla neredeyse iki kat daha fazla görülmektedir. Her 4 kadından ve her 10 erkekten birinin yaşamında en az bir kere depresyon geçirdiği belirtilmiştir. Kadınlar, erkeklerden 2 kat daha sık depresyona yakalanmaktadır. Bu durumu, kadınların yaşadığı adet döngüsünden kaynaklanan hormonal dengesizlikler kısmen de olsa açıklamaktadır. Ayrıca kadınlarda güçlü hormonal değişikliklerin yaşandığı gebelik ve lohusalık dönemlerinde birtakım duygudurum değişiklikleri oluştuğu çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır. Çocukluk döneminde ortaya çıkan depresyonun tedavi edilmemesi, depresyonunun uzamasına yetişkinlikte de sürmesine neden olabilir. 65 yaş ve üstündeki bin kadından 14’ü, bin erkekten 4’ü depresyondadır. Bu oranlar, daha genç yaştaki erişkinlerin dörtte biri kadardır. Bin yaşlıdan 20’sinde ise, distimik bozukluk (hafif şiddette, ama uzun sürmüş depresyon) vardır.” diye konuştu. Depresyonun bir profesyonel tarafından teşhis ve tedavi edilmesi gereken psikolojik bozukluk olduğunu sözlerine ekleyen Kavak, “Depresyonda olduğunu düşünen birey mutlaka uzmandan yardım almalıdır. Depresyon tedavisinde, ilaç tedavisi veya psikoterapi aktif olarak kullanılan yöntemlerdir. Bu iki yöntem ayrı ayrı uygulanabildiği gibi birlikte de uygulanabilmektedir. Depresyonun tedavi süreci, kişisel tercihe, tıbbi geçmişe ve depresyonun şiddetine bağlı olarak değişmektedir. İlaç, tedavinin bir parçası olarak da kullanılmaktadır. Depresyon tedavisi sürecinde hastanın kullanması gereken ilaçlar, muhakkak doktor kontrolünde belirlenmelidir. İlaçların gerçek etkisi, 3-6 hafta içinde görülebilmektedir. Bu nedenle kişi, ilaçların etkisinin olmadığı düşüncesine kapılabilir.” dedi.
Kavak, depresyonun toplumda en yaygın görülen psikolojik rahatsızlıklardan biri olduğunu ifade ederek, “Araştırmalara göre toplum genelinde yaşam boyu en az bir kere görülme oranı yüzde 15-20 arasındadır. Depresyon, kadınlarda, erkeklere oranla neredeyse iki kat daha fazla görülmektedir. Her 4 kadından ve her 10 erkekten birinin yaşamında en az bir kere depresyon geçirdiği belirtilmiştir. Kadınlar, erkeklerden 2 kat daha sık depresyona yakalanmaktadır. Bu durumu, kadınların yaşadığı adet döngüsünden kaynaklanan hormonal dengesizlikler kısmen de olsa açıklamaktadır. Ayrıca kadınlarda güçlü hormonal değişikliklerin yaşandığı gebelik ve lohusalık dönemlerinde birtakım duygudurum değişiklikleri oluştuğu çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır. Çocukluk döneminde ortaya çıkan depresyonun tedavi edilmemesi, depresyonunun uzamasına yetişkinlikte de sürmesine neden olabilir. 65 yaş ve üstündeki bin kadından 14’ü, bin erkekten 4’ü depresyondadır. Bu oranlar, daha genç yaştaki erişkinlerin dörtte biri kadardır. Bin yaşlıdan 20’sinde ise, distimik bozukluk (hafif şiddette, ama uzun sürmüş depresyon) vardır.” diye konuştu. Depresyonun bir profesyonel tarafından teşhis ve tedavi edilmesi gereken psikolojik bozukluk olduğunu sözlerine ekleyen Kavak, “Depresyonda olduğunu düşünen birey mutlaka uzmandan yardım almalıdır. Depresyon tedavisinde, ilaç tedavisi veya psikoterapi aktif olarak kullanılan yöntemlerdir. Bu iki yöntem ayrı ayrı uygulanabildiği gibi birlikte de uygulanabilmektedir. Depresyonun tedavi süreci, kişisel tercihe, tıbbi geçmişe ve depresyonun şiddetine bağlı olarak değişmektedir. İlaç, tedavinin bir parçası olarak da kullanılmaktadır. Depresyon tedavisi sürecinde hastanın kullanması gereken ilaçlar, muhakkak doktor kontrolünde belirlenmelidir. İlaçların gerçek etkisi, 3-6 hafta içinde görülebilmektedir. Bu nedenle kişi, ilaçların etkisinin olmadığı düşüncesine kapılabilir.” dedi.