Üçüncü Gezi Davası’nda karar verildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, iş insanı Osman Kavala’nın “casusluk” suçlamasından beraat ve tahliyesine, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.
Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise 18’er yıl hapis cezasına çarpıtılmasına, hepsinin ayrı ayrı tutuklanmalarına karar verildi.
Kararın açıklanmasının ardından salonda bulunan izleyiciler gözyaşlarına hakim olamadı. Cezaevine gönderilecek isimlerin ardından “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı atıldı.
Kavala: Bu bir suikast eylemidir
Karar öncesinde sanıklara son sözleri soruldu. Duruşmaya 1637 gündür tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla bağlanan Osman Kavala, “AİHM’in tutukluluğumda siyasi faktörlerin rol oynadığı kararından sonra, delil olmayan delillerle hakkımda ağrılaştırılmış müebbet hapis istenmesi hukuki değildir. Bu yargı kullanılarak yapılan bir suikast eylemidir” ifadelerini kullandı.
Yapıcı: Yaşamımdan onur duyuyorum
“Son söz tabirini kabul etmiyorum” diyen Mücella Yapıcı ise, “Mesleğimi sadece ilkeler doğrultusunda kullandım. Yaşamımdan onur duyuyorum. Aynı onuru benim yaşıma geldiğimde sizin de yaşamanızı diliyorum. Hüküm sizindir” dedi.
Çiğdem Mater, “Adlarımızın darbecilikle yan yana getirilmesini kabul etmiyorum. Protestolar sırasında gençleri öldürenlerin peşine düşülmesini beklerdim, ama onun yerine bu dava açıldı. Tüm suçlamaları reddediyor, derhal beraatimi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
Özerden: Yürütmenin vesayetinin son bulmasını talep ediyorum
Mine Özerden de, “Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukukunun yerine hukukun gücünün galip gelmesini talep ediyorum ve beraatimi talep ediyorum” sözlerini dile getirirdi.
Tayfun Kahraman, “Kent suçlarına karşı muhalif olmaktan dolayı yargılanıyoruz. Vicdanen bir karar vereceksiniz. Talimatla yürüyen bu yargılama sürecini reddetmenizi ve bu davayı kapatmanızı istiyoruz” dedi. Can Atalay ise son sözlerini “Bu bir yargılama faaliyeti değil. Eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse, onurla sahipleniyoruz. Bu bir son değil, bu daha başlangıç mücadeleye devam” şeklinde sürdürdü.
Avukatlardan yargı sürecine eleştiri
Sanıkların avukatları, soruşturma boyunca tek bir delil tartışması yapılmadığını, adil yargılanma ve bağımsız mahkeme ilkelerinin başından beri ihlal edildiğini savundu. Avukat Hasan Fehmi Demir, Gezi davasını “bana suçumu verin davalarından biri” olarak nitelendirirken “Bu davada suç yoktur, niyet okunarak suç yöneltiliyor, suçluluk inşa ediliyor” dedi.
Osman Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar ise “Bugüne kadar 20 hakim değişti bu davada” diyerek Gezi Davası’nın olağan dışı olduğunu savundu.
Avukatlar, suçlamalara gerekçe gösterilen sivil toplum faaliyetlerinin hiçbirinin suç olmadığını savunarak davanın “siyasi” bir zemin üzerinden ilerlediğini savundu. Avukat Fikret İlkiz, mahkemenin “Sen istediğin kadar savunma yap, karar belli” şeklinde bir tutum takındığını ifade etti.
Üye hakim AKP’den milletvekili aday adayı
Öte yandan Avukat Evren İşler, mahkeme heyetinde bulunan üye hakim Murat Bircan’ın daha önce AKP Samsun Milletvekili Aday Adayı olduğunu hatırlatarak, “Bu dosyada Erdoğan ilk mağdur. Talimat vermeye gerek var mı?” diye sordu.
Avukat Köksal Bayraktar, “siyasi bir liderle arasındaki bağı açık eden bir hakimin karar verme mevkiinde bulunmaması gerekir” diyerek Bircan’ın davadan çekilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, üye hakim Murat Bircan’ın davadan çekilmesine yönelik talebi “davayı uzatmaya yönelik olduğu” gerekçesiyle reddetti.
Kavala’nın avukatlarından Deniz Tolga Aytöre, mahkeme heyetinin davadan çekilmesi taleplerinin reddedilme gerekçesini “4 buçuk senedir tutuklu olan bir insanın avukatlarının yargılamayı uzatmak gibi bir amacı olabilir mi?” sözleriyle eleştirdi.
Ne olmuştu?
İstanbul Taksim’de başlayıp ülke geneline yayılan Gezi Parkı eylemlerine yönelik ilk dava 2014 yılında açıldı. Sanıkların 2015 yılında beraat etmesinin ardından 2019 yılında ikinci bir dava daha başlatıldı.
Bir yıl sonra sonuçlanan bu davada “cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “mala zarar verme”, “kasten yaralama” ve “ağırlaştırılmış yaralama” suçlarından yargılanan sanıklar, suçlamalara ilişkin somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle bir kez daha beraat etti. Fakat savcılığın itirazı üzerine davanın yeniden görülmesine karar verildi.