Başlığı okuyan hemen…. Zaten Millet İttifakı’nın kurucu üyeleri değiller mi? Zaten birlikte hareket etmiyorlar mı? Zaten 2018 milletvekili seçimlerine aynı şemsiye altında girmediler mi? 2019 yerel seçimlerinde birçok ilde ‘tek’ aday yöntemiyle başarılı olmadılar mı? İstanbul, Ankara gibi kentler böyle kazanılmadı mı?
İttifak yaptılar ya ne koalisyonundan bahsediyorsun diyebilir…
Ben de diyorum ki, ittifak başka koalisyon başka… Gelin anlatayım.
İttifak iki partinin veya birden çok partinin ortak amaç uğruna bir araya gelmesi demektir. Bu mecliste çoğunluğu ele geçirmek için yapılan ittifak olabilir. Ülke yönetiminin devralmak, iktidarı indirmek için yapılan ittifak olabilir. Bir aday üzerinde uzlaşma adına yapılan ittifak olabilir. Rejimi değiştirmek, otokrat liderliğe son vermek için yapılan ittifak olabilir…
Şunu unutmayalım, ittifakların ömrü amaca ulaşınca, hedefe varılınca biter. Kurulan ittifak başarılı olsun olmasın biter. Sürdürülemez…
Macaristan örneği daha yeni… Orban’ı indirmek için altı parti ittifak kurdu, başarılı olamadılar dağıldılar…
Başarılı olsalardı altılı birliktelik yürümeyebilirdi. Yürümesi için ittifakın koalisyona dönüşmesi şarttı.
Gelelim Türkiye’ye… Üç parti ‘Millet İttifakı’ kurdu, seçime katıldı. Bu üç partinin kurduğu ittifaka, iki parti daha (DEVA ve Gelecek) katılarak masaya oturdu. (DP Genel Başkanı seçime İYİ Parti listesinden girdiği için ittifakın parçası gibi duruyor ama tüzel kişilik olarak şemsiyenin altına girmedi)
Masaya oturdular ama iktidar yasa değişikliğiyle ittifak yapmayı, ittifak yaparak seçime girmeyi yasakladı.
O halde ittifak yasal olarak bitti, herkes kendi yoluna…
Hayır… İttifak milletvekili seçimi için bitti. TBMM’nin oluşumu için bitti. Yasama organı için bitti. Cumhurbaşkanı seçimi yani yürütme için duruyor. Altı parti bu rejime son vermek, otokrat liderlik anlayışını bitirmek adına tek aday üzerinde ittifak yapabilir. Ortak adayda anlaşabilirler.
Buna hiçbir engel yok.
Amaçlarına ulaşırlarsa TBMM çoğunluğunun izin verirse resmen, vermezsen fiilen tek adam rejimine son verirler. Ya anayasal olarak ya da fiilen demokratik parlamenter sisteme dönüş yaparlar.
Dün akşam iftarda bir araya gelen altılı masanın nihai hedefi bu.
Diyelim ki, başarılı oldular ülkeyi nasıl yönetecekler?
Oturup konuşup belli ilkeler üzerinde anlaşarak, ortak tavır sergileyerek yani koalisyon kurarak…
Geçen hafta önemli bir gelişme oldu. CHP -İYİ Parti koalisyonunun temelleri atıldı.
Kılıçdaroğlu elektriğe yapılan yüzde 125 zammı protesto etmek için faturasını ödemedi. Elektriği kesildi. Karanlıkta yaşamak zorunda kalan Kılıçdaroğlu; ‘bu bir direniştir. Eylemim karanlıkta kalan ailelerine, çocuklarına ses olmak içindir’ dedi.
En büyük destek Akşener’den geldi. Eylemi haklı ve yerinde buldu…
O an CHP-İYİ Parti koalisyonunun temellerine ilk harç konuldu. Zaten sosyoloji de bunu gerekli kılıyor. Merkez sağda kendine yer açan, merkez sağın güçlü partisi olmaya aday partiyle, sosyal demokrat partinin birlikteliği artık kaçınılmaz.
Seçim anketlerin dili de bunu söylüyor.
ORC araştırma grubunun İstanbul’da yaptığı son anket seçmenin de CHP-İyi Parti koalisyonunu desteklediğini gösterdi.
Sonuçlar söyle…
AKP % 33.1, CHP % 27.8, İYİ Parti % 17.5, HDP % 10.7, MHP %4.9 diğerleri yüzde birlerde…
İstanbul, Türkiye’nin aynasıysa CHP/İYİ parti koalisyonunun seçmen desteği yüzde 43.3… Bu oran seçimin ilanıyla cumhurbaşkanı için ortak adayın çıkmasıyla daha da artabilir.
Şunu görüyorum 2023 sonrası ülkeyi yönetecek koalisyon; iki ana kolon iki ana taşıyıcı üzerine inşa edilecek. Koalisyona tabii ki başka partiler de katılabilir, katkı verebilir.
İhtiyaç da var. Ama yapının güçlü olabilmesi için kolonların sağlam olması lazım.
Kolonlar sağlam duruyor, bakalım bina kimlerin katkısıyla nasıl yükselecek?