TTB’den TUS kadrolarında artış değerlendirmesi

TTB Merkez Konseyi yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın, TTB’nin, uzmanlık derneklerinin, akademisyenlerin, tıpta uzmanlık öğrencilerinin görüşlerini almak, uzman hekim kadrosu ihtiyacını değerlendirmek, eğitimin içerik ve niteliğini gözetmek ve sistemin asıl sorunlarını çok boyutlu tartıştırmak ve çözüm üretmek yerine,  kontenjan sayılarını sorumsuzca artırarak değişikliklere gittiğini dile getirdi.

Bakanlığın, uzmanlık eğitiminin niteliğini de yok sayan bir yaklaşımla asistanlığı, batan sağlık sisteminin can simidi olarak gördüğünü, ilan ettiği binlerce kadro ile itiraf etmesi anlamına geldiği belirtti.

Gerçek niyetin uzman hekim kadrolarını arttırarak ucuz iş gücü yaratmak olduğunun altını çizdi.

“ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN BAKANLIĞA DEVRİNİN SİNYALİ”

Nitelikli uzman yetişmesindeki zorlukların daha da artacağı uyarısı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

*Dün (18.04.2022) açıklanan TUS kontenjanlarında kadroların büyük çoğunluğunun Sağlık Bakanlığı adına açıldığı, 12 bin 294 kadro içerisinde yalnızca 239 kadronun YÖK’e bağlı açıldığı ve bunların vakıf üniversitelerine ait kadrolar olduğu görülmektedir.

*Ardı ardına yapılan bu değişikliklerin Sağlıkta Dönüşüm Programı süresince tüm olanakları ellerinden alınan, borçlandırılarak tüketilen ve akademik özerkliği yok edilen üniversite hastanelerinin bakanlığa devredilmesi niyetinin sinyallerini taşımaktadır.

“BİLİMİN YOK SAYILDIĞI ORTAMDA ASİSTANIN EĞİTİMİ NASIL OLACAK”

*Özerk akademinin, bilimin yok sayıldığı, tümüyle tasfiye edilmeye çalışıldığı, nitelik yerine niceliğin öncelediği bir ortamda binlerce asistanın eğitiminin nasıl olacağı, eğitici kadronun yetip yetmediği, yeterli teorik ve pratik eğitim veya laboratuvar çalışmalarının olup olamayacağı gibi birçok sorun göz ardı edilmektedir.

“HEKİMLİĞE  VE TOPLUMUN SAĞLIK HAKKINA SALDIRIDIR”

*Birinci basamak sağlık hizmetlerinin öncelenmediği, üçüncü basamak hastanelere eğitim değil hizmet hastaneleri olarak yaklaşıldığı, üniversitelerin, bilimin yok sayıldığı sağlık politikalarıyla ne hekimlerin nitelikli eğitim hakkı ne de halkın sağlık hakkı sağlanamaz.

*Uzun süredir tıp eğitimi kadrolarında yapılan kontrolsüz artışların devamı olarak tıpta uzmanlık öğrenci kadrolarının artışı, hekimliğe saldırı olduğu kadar toplumun sağlık hakkına da saldırıdır.

*Tıp ve tıpta uzmanlık eğitimi, nitelikten asla ödün verilemeyecek eğitim süreçleri iken, hekimliği ucuz iş gücüne dönüştürmeyi hedefleyen, sağlığı metalaştıran anlayışın hedefinde hekimlik mesleği ve halkın sağlığı vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir