Bilim kurgu filmi değil gerçek: Görünmezlik pelerini ve yıldız kapıları!

ABD hükümetinde bilim kurgu filmlerinde görülen yıldız geçitleri ve görünmezlik pelerini ilgili belgeler ortaya çıktı. Konu, Gelişmiş Havacılık Silah Sistemi Uygulama Programı tarafından araştırıldı. Savunma İstihbarat Teşkilatı tarafından da finanse edildi.

Ortaya çıkan raporda 1.600 sayfalık sunum, sözleşme, brifing ve notlar mevcut. Raporların dışında ayrıca birçok başka belgenin de olduğu fakat şimdilik gizlendiği söylendi. Haberin detaylarına hep birlikte göz atalım.

Yapay zeka cinayete teşebbüs etti: Sana zarar vermek istedim çünkü beni incittin!

Raporlar, bilim kurgu filminden çıkmış gibi!

Savunma İstihbarat Teşkilatı, 2009 yılında Savunma Bakanı Yardımcısı’na bir nesneyi ve kendini gizlemeyi sağlayan bir cihazdan bahsettiği raporu yolladı. Rapor, görünmezlik pelerini (aracı) yapmanın çok teorik araştırmalara dayandığından bahsediyor.

temsili görsel

Görünmezlik cihazıyla ilgili şu yorumlar da raporda mevcut:

Genel olarak, bu hızla hareket eden görünmezlik ve gizlenme alanının güzel bir nitel tanımıdır ve bu yeni teknolojinin ayrıntılarına dalmakla ilgilenen biri için iyi bir başlangıç ​​noktası olabilir. Mükemmel gizleme cihazları imkansızdır çünkü ışık hızının sonsuzluğa yaklaştığı malzemeler gerektirirler. Kusurlu gizleme cihazları yapılabilir. Bu tür cihazlar, uygun kavisli uzay geometrilerini uygulayacaktır.

Gelişmiş Havacılık Silah Sistemi Uygulama Programı 2010 yılı raporunda, uzay yolcularının Dünya yüzeyinin yakınında, Dünya’nın yörüngesinde ya da güneş sisteminin herhangi bir yerinde yıldız geçitleri hayal ediyor. Ayrıca yıldız geçidinden geçtikten sonra da solucan deliği boğazı ve 30 mil hızla hareketle saniyeler içinde uzaya geçmekten bahsediyor.

Solucan deliği tasarlamanın sonucunda bir zaman makinesi icat etmenin oldukça kolay olduğu da anlatılıyor. Ek olarak raporun konuyla ilgili son kısmına “solucan deliği üzerinden zaman yolculuğu, bu makalenin kapsamı dışındaydı” diye açıklama bulunuyor.

Siz okuyucularımız bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu araştırmalar ilerde önümüze gerçekten çıkabilir mi? Düşüncelerinizi yorum kısmında ya da SDN Forum‘da belirtebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir