Yıl: 1980 – 1996
Konum: Türkiye ya da herhangi bir Avrupa ülkesi
Bu bilgilerle uyuşuyor musunuz? Öyleyse olur da bir gün ABD’de kan bağışında bulunmak isterseniz bu isteğinizin kabul olmayacağını size söylemek isteriz!
Aradaki bağlantıyı kurmak zor; ancak yukarıda bahsettiğimiz durum gerçek. O kadar gerçek ki bu olayı bizzat yaşamış olan bir Türk vatandaşı bile mevcut. İnsanın kulağına ırkçılığın bir formu gibi gelen bu esrarengiz olayın ardında yatan esas nedeni öğrenince çok şaşıracaksınız!
Irkçılık değil, kan güvenliği!
1980 – 1996 yılları arasında Türkiye’de veya bir Avrupa ülkesinde bulunan kimselerden ABD’de kan bağışı kabul edilmediği bilgisinin kaynağı, ABD’de yaşayan ve bu olayı birebir yaşamış olan Türk vatandaşı İbrahim Yaşasın. Yaşasın, Florida’nın West Palm Beach bölgesinde ‘‘OneBlood’’ adlı kuruma kan bağışında bulunmak üzere başvuruyor. Yaşasın’ın Türk vatandaşı olduğu ortaya çıkınca kurum, kendisinden kan alınamayacağını söyleyerek başvuruyu reddediyor.
Yaşananlara hiçbir anlam veremeyen Yaşasın, ırkçılıkla karşı kaldığını düşünerek kurumdan şikayetçi olduğunu belirtiyor. Tam da bu noktada kurumdan, Yaşasın’ı dahi şaşırtan bir çıkış geliyor: Kurumun, Çernobil faciası sebebiyle belirli kriterleri karşılamayan bağışçılardan bağış kabul etmediği ortaya çıkıyor. Böylece yaşanan bu olayın ırkçılık değil, kan güvenliği meselesi olduğu anlaşılıyor.
Çernobil riski, kan bağışına engel oluyor
Yaşasın’a; Türkiye’de yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa hangi yıllar arasında yaşadığı, askerlik yapıp yapmadığı, 1986’da Türkiye’de fındık, çay, yumurta gibi gıdalar tüketip tüketmediği soruluyor. Yaşasın; 1986’da Türkiye’de olduğunu, belirtilen gıdalardan tükettiğini ve askerliğini yaptığını söylediğinde ise kurum, 1986’da Çernobil dönemi yurt dışına satılan ürünlerin geri gönderildiği ve geri gönderilen ürünlerin de askeriye, okul gibi çeşitli kurumlarda dağıtıldığını gerekçe göstererek sadece Türk vatandaşlarından değil, Avrupa vatandaşlarından da kan bağışı kabul etmediklerini bildiriyor. Gerçekleştirilemeyen bağışa dair herhangi bir belge almadığını ifade eden Yaşasın, böylesi bir titizliği takdir ettiğini dile getirmekten de kaçınmıyor.
OneBlood’ın resmi açıklaması
OneBlood tarafından yapılan ve kafalardaki soru işaretlerini gidermeyi amaçlayan resmi açıklama, söz konusu kan bağışı olduğunda Çernobil’in yanı sıra farklı etmenlerin de devreye girdiğini ve bu etmenlerin ABD Federal Sağlık Kanunlarınca düzenlendiğini gözler önüne seriyor. Açıklamada, 21-37 yaş grubundaki Avrupa vatandaşlarından özellikle bağış kabul edilmediği; sebebinin ise Creutzfeldt -Jakob (CJD) ve deli dana hastalığı (BSE) taşıyıcısı olma ihtimalleri olduğu belirtiliyor.
Türk Kızılayı, OneBlood’ı haklı buldu
Olayın ardından Türk Kızılayı tarafından yapılan açıklamada OneBlood haklı bulundu. Türk Kızılayı Kan Hizmetleri Birim Yöneticisi Dr. Metin Kalender, donör seçimi esnasında donör sorgulama formuyla donörlerin belli kriterleri karşılayıp karşılamadığına bakıldığını ve ilgili şartların ülkeden ülkeye değişiklik göstermesinin normal olduğunu dile getirdi. Kalender, yaşanan olayın vatandaşlıktan öte bir sağlık endişesi olduğunun altını çizerek OneBlood’ın ‘‘ırkçılık değil, kan güvenliği’’ temeline dayanan duruşunu onaylamış oldu.