İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Gezi davasının karar duruşmasında sanıklardan Ali Hakan Altınay, esas hakkındaki mütalaaya karşı ilk savunmayı yaptı. Altınay şunları söyledi:
– İddiaları okuyunca dehşet içinde kaldım. İddia makamının görüşü, birçok yargı kararını ve en temel gerçekleri tekrar tekrar görmezden geliyor. Benim telefonlarımı dinleten savcıların ve yargıçların FETÖ üyesi olarak yargılandıklarını ve ağır cezalar aldığını dikkatinize getirmek istiyorum. Bana 26 kez hukuka aykırı dinlemeler soruldu, hepsinde aynı cevapları verdim.
– Yapılan dinlemeler hukuka aykırıdır, dinlemeyi gerçekleştiren kişiler FETÖ üyesi olduğundan buna muvafakat etmiyorum. Terbiye sınırlarında kalmakta en çok zorlandığım suçlama ise FETÖ ile irtibatlı olduğum iddiası. FETÖ televizyonlarında şeytanlaştırılan benim, FETÖ gazetelerinde hedef gösterilen benim, kumpas davalarına itiraz eden az sayıda kişiden biriyim, 17/25 Aralık sonrası ‘Hiçbir toplum bunu kabul etmez’ diyen benim. Dört yıldır deli saçması bir hikayede debeleniyoruz. Hiç kimsede en ufak hicap duygusu kalmadı mı?
GEZİ BARIŞÇIL TEPKİNİN ADIDIR
Hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Mücella Yapıcı ise savunmasında şunları dile getirdi:
– Niyetinizi ve korkularınızı biliyor ve beyhude çabaları görüyorum. Çünkü bizler Gezi’yi yaşadık, biliyoruz. Gezi direnişi bu ülke tarihinin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketidir. Fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir.
– Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl tepkinin adıdır Gezi. İddia makamı çaresizce iddia etse de içeriden veya dışarıdan talimat vereni, finansörü, tepe örgütü yoktur Gezi’nin, olamaz da. Milyonlarca insanı haftalarca sokağa dökebilecek tek güç halkın kendi iradesidir. Hayali senaryolara dayanan suçlamalar, terör, darbe, dış güçlerin oyunu gibi asılsız ithamlar ve tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş yargısal zorlamalar Gezi Direnişi’nin tarihsel gerçekliğini değiştiremez.
– Zira bu iddianameler ve ithamlar bir zümrenin eseriyken, o gerçekliğin şahidi milyonlardır. Siz de biliyorsunuz ki, dersini gördüğünüz hukukun kabul edebileceği tek bir delil ve ispat bulamadınız, yaratamadınız da.”
HUKUKTAN, HAKLARDAN BAHSETMEKTE ISRAR EDİYORUZ
– İddia makamı bu suçlamaya ilişkin hukuksal bir dayanak, delil ya da illiyet bağı kurulması gibi asgari gerekliliklerden kendini muaf tutuyor. Mesela Osman Kavala ile ben bu koskoca, haddimiz olmayarak, Türkiye’nin en büyük toplumsal eylemini telefonlarla kurduğumuz ilişkiyle sağlamışız. İddia makamı yurttaşların haklarından bahsetmeyip, onları yok sayıp, hükmü kendisi çiziyor. Biz bunlara rağmen yine de hukuktan, haklardan bahsetmekte ısrar ediyoruz.
GEZİ EYLEMLERİNİN TASARLANDIĞINI ÖNE SÜRMEK GERÇEK DIŞIDIR
– Herkes tarafından bilinmelidir ki, Gezi’yi büyüten ve kitleselleştiren; Taksim Dayanışması veya bireysel katılımcıların sosyal medyadan yaptığı destek çağrıları değil, toplumsal gerilimi artıran polis şiddeti ve dönemin hükümetinin bu gerilimi yatıştırmaktan uzak açıklamalarıydı. Gezi Parkı eylemlerinin tasarlanmış bir komplo olduğu iddiasını öne sürmek gerçek dışıdır.
– Hukuk tanımaz polis şiddetinin yaşamlarımızı nasıl kararttığını unutmayalım. Ethem Sarısülük ile Medeni Yıldırım’ı öldüren polis ve jandarma kurşunlarının, Ali İsmail’e yönelen ölümcül tekmelerin sahiplerinin, Abdullah Cömert’i, Ahmet Atakan’ı, Berkin Elvan’ı yaşamdan koparan biber gazı fişeklerinin, Hasan Ferit’i vuran mafya bozuntularının ve Mehmet Ayvalıtaş’ı bizden alan pervasızlığın bu hukuksuzluktan güç aldığını biliyoruz. Biz bu davayı reddediyoruz. Kendi şahsım için söyleyecek hiçbir söz bulamıyorum. Benim sözüm bitti artık.
BERAAT ETTİĞİMİZ YARGILAMADAN İKİ SENE SONRA AYNI MÜTAALA
Çiğdem Mater ise savunmasında şunları söyledi:
– İnsanın sürekli kendini tekrarlaması epey zor bir şey. Beraat ettiğimiz yargılamadan iki sene sonra neredeyse aynı mütalaayla karşılaştık. Ben film yaparım. Bazı filmler proje olarak kalır, hayata geçirmeyi başaramam. Finansman bulamazsanız yapamazsınız.
– Gezi Parkı’ndaki olaylarla ilgili film planladım ama yapamadım. Savcılık, ‘Gezi başarılı olsaydı film yayınlanacaktı’ diye iddia etti. Bu iddiaya nasıl vardınız? Savcılık makamı film yaparak hükümete karşı tepkileri yoğunlaştıracağımı iddia etmiş. Sinemayı bu kadar güçlü görmesine sevindim. Yapılmamış bir filmle hükümeti zor durumda bırakmam mümkün değil” diye konuştu.
HUKUK ÖĞRENCİSİ ŞAŞKINLIKLA İZLİYORDUR
Sanıklardan Mine Özerden ise şunları söyledi:
– Savcı mütalaasının, beraat ettiğimiz iddianameden farkı yok. O iddianamenin kısaltılmışı. Sonunda beraat ettiğimiz duruşmalarda teker teker çürüttüğümüz iddiaları yeniden önümüze koyuyor iddia makamı. Zaten kanunlara ve hukuka aykırı olmayan olay ve olguları, her biri suç içeriyormuş gibi ifadelerle yapıyor. Suç, savcı iddia edince mi oluşuyor yoksa iddialar kanıtlanınca mı? Fiilen olmayan şeyler nasıl kanıtlanabilir ki? Birinci sınıf hukuk öğrencisi bile şaşkınlıkla izliyordur bu dram komediyi.
Yargılananlardan Can Atalay şöyle konuştu:
– Bu bir yargılama faaliyeti değil. Siz heyetinizdeki yargıçların hiçbirini tanımam, şahsi husumetim yoktur ama karşınızda duran bir sanık olarak ifade etmek istiyorum: siz yargılama faaliyeti yapmıyorsunuz. AKP’nin, Fethullahçı çetenin birlikte yazdığı tüm iddiaları tekrar eden, Erdoğan’ın her aşamada mahkum edilmesini emrettiği bir hususla ilgili defalarca verilmiş beraat kararlarına rağmen bir prosedürü yerine getirmekle sorumlusunuz. 21 Mart tarihli duruşmada, ‘Son kez süre veriyorum’ dediniz. El insaf.
– Bana esas hakkında mütalaanın bırakılma tarihi 17 Mart. Hukukla bağınızın kalmadığının somut kanıtlardan bir tanesi. Ceza kanunun 1. maddesini ihlal ediyorsunuz. Son kez süre veriyorsunuz. Mütalaa okunmadan, bana bırakıldıktan 4 gün sonra son kez süre veriyorsunuz. Bizimle ilgili vereceğiniz karar bir toplumsal, politik bağa oturacak.
SIRF ERDOĞAN HER KONUŞMADA GEZİ DEDİĞİ İÇİN BİZE CEZA VERECEKSİNİZ
– Emperyalizm diyemeden üst akıl diyerek kararlamanın tek dayanağı bir telefon konuşması, geçen duruşma dinletilmesini reddettiniz. Savcı Edip Şahiner yalan söylüyor, Fethullahçıların iddialarını devraldı dedik, dinlemediniz. 70 yaşındaki bir kadına ağırlaştırılmış müebbet istiyorsunuz.
– Ya sabır çekelim. Türkiye’de esaslı bir açlık, pahalılık, yoksulluk sorunu var. Türkiye tarihinde ilk defa ana muhalefet partisinin lideri geceyi elektriksiz bir evde geçirdi. Bunu konuşmak gerekirken sırf Erdoğan her konuşmada Gezi dediği için bize ceza vereceksiniz.
Davada tutuklu yargılanan Osman Kavala ise şunları söyledi:
Delillerin hukuka aykırı elde edilmiş olması ve sözde delillerin herhangi bir yasadışı faaliyetini göstermemesinden dolayı Gezi davası beraatle sonuçlanmıştı. Anlaşılan bu karar, cumhurbaşkanının tepkisini çekince, daha önce tahliye edildiğim dava sonunda, yasadaki tanıma aykırı olarak casusluk suçuyla tutuklandım. Yanıltıcı beyanlarla doldurulmuş tuhaf bir iddianame hazırlandı.
İDDİANAME TUTUKLULUĞUMU SÜRDÜRMEK İÇİN İCAT EDİLMİŞTİ
– İddianameyi hazırlayan ne pahasına olursa olsun tutukluluğumu devam ettirme ve siyasi kazanç sağlama amacında olduğundan kendisini kısıtlı hissetmiş. Yani her türlü keyfi uygulama için kullanılabilecek bir suç türü ilan etmiş.
– Önceki savunmalarımda yasalardaki tanımlara riayet edinmeden kurgulanmış olan casusluk suçlamasının Nazi Almanyası’nda varlık amaçlarından koparılarak kullanıldığını akla getirmiştim. AİHM’e başvurma kararından sonra davanın hızla hükme bağlanmasına karar verildi. Kanıtsız ve gerekçesiz olarak davalar ayrıştırıldı. Artık ihtiyaç kalmadığından tutukluluğumu uzatmak için icat edilmiş, ikinci iddianamenin kullanım süresi sona ermiş oldu. İkinci iddianame sadece benim tutukluluğumu sürdürmek için icat edilmişti.
– George Soros ve benim üzerimden Gezi protestoları kriminalize edilmeye, yüzbinlerce yurttaşın iradesi itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Kasım 2015 tarihinde ülkemize geldiğinde Soros’un yetkililerle görüşme yaptığını biliyoruz.
TELEFON KONUŞMASIYLA YÖNLENDİRDİĞİM SAÇMALIK DÜZEYİNDE BİR İDDİA
– Manidar olan FETÖ üyeliğinden suçlanan emniyet ve yargı mensuplarının hazırladığı kurgunun, aynı kişilerin hukuka aykırı yaptığı telefon dinlemelerinin kurumdan tasfiyelerinden sonra kullanılmasıdır.
– Siyasi amaçlar için yargıyı araç olarak kullanma anlayışı tahkim edilerek sürdürüldü. Mütalaa Gezi iddianamesindeki kurguya sadık kalmış. Başbakan ile yapılan toplantılara, Taksim Dayanışması eylemlerinin sadece tek çadırda sürdürüleceği duyurusuna yer verilmemiş. Bu duyurudan sonra barikatların temizlenmesine yer verilmemiş.
– İki kişiyle telefon konuşması yaparak Taksim Dayanışması’nı yönlendirmiş olduğum saçmalık düzeyinde bir iddiadır. Can Atalay ile Gezi davasının yargı süreci hakkında bilgi almak için, Tayfun Kahraman ile yerel seçimler hakkında konuştum. Bunların dışında hiçbir bilgi yoktur.
– İddianamede ne örgüt yöneticiliği ne de kalkışmadan önce haberimin olduğuna dair hiçbir delil konulamadığından, gerçeklere aykırı olduğundan mütalaada yeni tanımlara yer verilmiştir. Protestoculara akıl hocalığı yaptığım iddia edilmiş.
GEZİ’YE BİR MASA BİR DE HOPARLÖR GÖTÜRDÜM
– Gezi’de gençlerin barışçıl şekilde protesto haklarını kullandığını gördüm. Kullanmaları için parka bir masa bir de hoparlör götürdüm. Fidan ekme faaliyetine bizzat katıldım. Hiçbir davranışımda gizlilik yoktu. Meşru sivil faaliyetler olarak görüyorum.
– Gezi Parkı, üzerinde birkaç ağacın bulunduğu boş bir arsa değildir. Binlerce İstanbullunun yararlandığı, şehrimizin sosyal altyapısına katkı sağlayan çok değerli bir mekandır. Gezi Parkı’nın yok olmasına yol açacak yapılaşma projesi kamu çıkarlarına aykırı bir projedir. Parkın tahrip edilmesinin engellenmesi, yapılaşmanın durdurulması, parkın park olarak kalması kamu yararına olmuştur.
– Yargılama aşamasında savcılık tarafından sorgulanmadığımı hatırlatmak isterim. Bu kadar önemli olduğuna inanılan kişinin sorgulanmaması kanaatimce savcılık mesleğinin doğasına aykırıdır. Hatta ciddi bir görev ihmalidir. Ancak iddianamede kullanılacak kurgu önceden hazırlanmışsa sorgulama yapılmaması anlaşılır.
– Sorgulamada ortaya çıkacak bilgiler bu kurgu için komplikasyonlara neden olabilir. Hayatımın 4,5 yılını cezaevinde geçirmiş olmam benim için telafisi mümkün olmayan bir kayıptır. Bana teselli sağlayacak yegane şey yaşadıklarımın, yargıdaki vahim sorunların daha iyi anlaşılabilmesine katkıda bulunma ihtimalidir.