Türkiye’nin bağış karnesi

Türkiye’de bireysel bağışçılık alanındaki eğilimler, bağış yapılan alanlar ve bağış yapma motivasyonları gibi birçok konunun ele alındığı “Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik 2021” raporu yayımlandı. Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) tarafından yayımlanan rapor, önceki yıllara kıyasla Türkiye’de bireysel bağışçılığa dair olumlu bir tablo ortaya koyuyor ancak bireylerin büyük çoğunluğu bağışlarını bir kuruluş aracılığıyla yapmayı tercih etmiyor.

Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Doç. Dr. Selim Erdem Aytaç öncülüğünde, Ekim-Kasım 2021’den geriye dönük son bir yıllık dönemi ele alarak Türkiye’nin 49 ilinin 143 ilçesinde toplam bin 734 kişi ile yüz yüze yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan rapor, Türkiye’de bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların toplam kişi başı değerinin yaklaşık 983 TL olduğunu ortaya koyuyor.

TÜSEV Genel Sekreteri Rana Kotan Türkiye’nin bağışçılık karnesini Gazete Duvar’a değerlendirdi.

‘TÜRKİYE’DE İNSANLAR BAĞIŞLARINI DOĞRUDAN KENDİLERİ YAPMAYI TERCİH EDİYOR’

Türkiye’de hayırseverliğin bir kavram olarak büyük ölçüde “yardım etmek” olarak algılandığını söyleyen Kotan, kurum aracılığı ile bağış yapacakların oranında yüzde 10’luk bir artış olsa da insanların yardım ve bağışı bir kuruluş aracılığıyla yapmak yerine kendilerinin doğrudan yapmayı tercih ettiklerini belirtiyor.

Kotan, ‘’2021 yılı raporunun sonuçlarına göre, Türkiye’de STK’ların en çok hangi alanda faaliyet gösterdikleri sorulduğunda, sağlık konusunun başı çektiğini görüyoruz’’ diyor ve ekliyor:

‘’Bunu içinde bulunduğumuz salgınla ve salgın karşısında sivil toplumun artan çalışmalarıyla birlikte okumanın anlamlı olacağı fikrindeyiz. STK’ların bireyler nezdinde en çok etkili olduğu alanlar 2021 yılı itibarıyla afetlerden zarar görenlere yardım ile ağaçlandırma ve çevreyi koruma olarak karşımıza çıkıyor. Bu iki sonuç da yine geçtiğimiz sene meydana gelen doğal afetleri ve orman yangınlarını takip eden süreçte sivil toplum kuruluşlarının görünürlüğü artan faaliyetleriyle ilgili diye düşünüyoruz.

2021 yılı sonuçlarına göre kişilerin sene içinde yaptıkları tüm yardım ve bağışların toplamı yaklaşık 983 lira olarak hesaplandı. Bunun içinde raporun mercek altına aldığı farklı tür bağış ve yardımlar var; hem doğrudan hem de kurumlar aracılığıyla olanlar. Bir önceki 2019 yılı çalışmamızda bu miktarı 303 TL olarak hesaplamıştık, bu rakamın enflasyon düzeltmesi ile 2021 yılı sonu itibarıyla karşılığı yaklaşık 433 TL’dir. Özetle bu iki yıllık süreçte Türkiye’de yapılan tüm yardım ve bağışların toplamında reel olarak ciddi bir artış meydana geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır.”

Kotan, raporda öne çıkan bulgularından birinin de ‘’bağışlarını doğrudan ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak yerine bir kurum aracılığıyla yapmayı tercih edeceklerini söyleyen bireylerin oranındaki yüzde 10’luk artış’’ olduğuna dikkat çekiyor. Kotan, STK’lar için olumlu sayılacak bir bulguyu da şöyle açıklıyor:

‘’Bağış yapılacak kuruluşun ne tür bir kurum olmasını tercih ettiklerini sorduğumuzda aldığımız yanıtlarda STK’ları belirten bireylerin de oranında bir artış gözlemliyoruz. Bunlar sivil toplum kuruluşları için olumlu olarak kaydedilebilecek konular. Ek olarak, yapılan tüm yardım ve bağışların kırılımında kurumlara yapılan bağışın en yüksek miktar olarak hesaplanması da bu rapor bağlamında umut veren sonuçlardan birisi.’’

TÜSEV Genel Sekreteri Rana Kotan

‘TÜRKİYE’DE BİREYLER BAĞIŞ VE YARDIM KONUSUNDA HAZIRLAR’

Kotan, Türkiye’de son yıllarda yaşanan ekonomik krize ve yaşanan zorluklara rağmen bağışların artmasının nedenine ilişkin sorumuzu şu şekilde yanıtlıyor:

‘’Araştırmanın sahası Ekim-Kasım 2021’de tamamlandı. Yani aslında ekonomik dalgalanmanın etkilerinin bireylerin günlük yaşamına etki etmeye başlamasından hemen önceydi. Bu yüzden bu araştırma sahası bugün yapılsa da benzer rakamlara ulaşır mıyız, yorum yapması zor bir konu. Bununla birlikte bu artışın temel birkaç sebebi olduğu fikrindeyiz; Türkiye’de bireyler acil durumlar karşısında ellerinden geleni yapmak konusunda hazırlar. Raporun farklı bulguları da bunu destekliyor; karşılarına destek olabilecekleri bir konu çıktığında bağış ve yardım konusunda daha hazırlar. Gerek pandeminin gerekse doğal afetlerin ve orman yangınlarının bu konuda insanlardaki ‘acil durum’ ve ‘bir şeyler yapmalıyım’ hissini artırmış olabileceği fikrindeyiz. Bununla birlikte bu raporun sonuçları yurtdışındaki benzer raporların sonuçlarıyla da örtüşüyor; herkesi etkileyen zor koşullarda dayanışmanın farklı pratiklerinde gözle görülür artışlar meydana geliyor.

‘KURUMLARA GÜVEN TEKRAR TEKRAR KARŞIMIZA ÇIKAN BİR BAŞLIK’

Rapora göre, insanlar bağışlarını kuruluş aracılığı ile yerine büyük oranda bireysel olarak bağış yapmayı tercih ediyor.

Bu, Türkiye’deki kurumlara olanın güvenin azaldığını gösterir mi? Raporda, devlete ve STK’lara olan güven nasıl okunuyor? Kotan şu şekilde yanıtlıyor:

‘’Bu rapor bağlamında 2006 yılından beri anlamlı ölçüde değişiklik kaydedilmeyen alanlardan bir tanesi bireylerin bağışlarını bir kuruluş aracılığıyla değil de kendilerinin, doğrudan ulaştırmayı tercih etmeleri… Bu tercihe baktığımızda iki konunun önemli olduğunu görüyoruz: Birincisi, insanların bağışlarının miktarı az olduğu için bir kuruluş aracılığıyla yapmayı tercih etmemeleri. Genel olarak bağış yalnızca büyük miktardaysa bir kuruluş aracılığıyla yapılabilir gibi bir algı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bununla birlikte bireyler yaptıkları yardım ve bağışların düzensiz olduğu için, ancak bir ihtiyaç sahibiyle karşılaştıklarında yaptıklarını söylediklerinden kuruluşlar aracılığıyla yapmayı tercih etmediklerini söylüyorlar. Biz burada sivil toplum kuruluşlarının odaklanabileceği iki ana konunun ön plana çıktığını görüyoruz; ilki bağış miktarının değil, yaratacağı etkiye odaklanan bir iletişim. İkincisi de bireylerin gündemlerinin doğal bir parçası olabilmek için iletişimlerinde çeşitlendirecekleri yöntemler için alan yaratmak. Karşılaşma alanları yaratmak ve doğru iletişimle çalışılan konunun destekçisi olmalarını sağlamak önemli olabilir.

Güven bu araştırmada farklı sonuçlarda karşımıza tekrar tekrar çıkan bir başlık. Bireyler bağışlarının ve yardımlarının doğru amaç için kullanıldığından emin olmak istiyorlar. Bağışlarını bir kuruluş aracılığıyla yapmayı tercih etmeyenler arasında ‘kuruluşları tanıyorum ama güvenmiyorum’ diyen hatırı sayılır bir yüzde var. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarına elbette büyük iş düşüyor; bağışçıya desteğinin doğru şekilde kullanıldığını aktarmak, o güveni tesis etmek oldukça önemli. Ancak bizim alanı incelediğimiz noktada bireylerin de sivil toplumla olan ilişkilenmelerinde de bu farklı bir şekilde okunabilir; güven tek taraflı tesis edilmesi zor bir olgu, sivil toplumun olduğu kadar bireyin de bu güven ilişkisinin kurulmasında yapabileceği şeyler, atabileceği adımlar var.”

TÜSEV 30 YILDIR ÇALIŞIYOR

Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV), 1993 yılında sivil toplumun yasal, mali ve işlevsel altyapısını geliştirmek amacıyla kuruldu. Vakıf, Mütevelliler Heyeti üyelerinden aldığı destekle çalışmalarını sürdürüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir