AKP iktidarı “küresel fiyat artışı” söylemi altında TÜİK’in yüzde 61, bağımsız araştırma kuruluşlarının ise yüzde 142 olarak açıkladığı yıllık enflasyonun (TÜFE) sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde enflasyonun küresel bir sorun olduğunu savunarak “Milletimden, çoğu mevsimsel etkilerden kaynaklanan artışları felaket tellallığına dökenlere itibar etmemelerini istiyorum” dedi. Oysa “küresel” olarak nitelendirilen enflasyonun, Avrupa ortalaması yüzde 6.2 iken Türkiye’deki resmi açıklama bunun 10 katı.
GEÇEN YILA BAKILIR
Bu sonuçlar Erdoğan’ın “küresel” söylemini saf dışı bırakırken enflasyonun mevsimsel etkilere dayandığı vurgusu da eleştirilerin hedefi oldu. Enflasyonun hesaplama yöntemleri gereği mevsimsel olamayacağını söyleyen Prof. Dr. Veysel Ulusoy, verilerin geçen yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığını hatırlattı. Enflasyonun tamamen döviz kaynaklı maliyetlerden ve siyasi idarenin plansızlığından oluştuğunu söyleyen Ulusoy, “Enflasyonda mevsimsel diye bir kavram yok, onlar işgücü ve milli gelir verilerinde olur. Enflasyon zaten geçen yılın aynı dönemini baz aldığı için aynı mevsime denk geliyor. Ekonomistlerin enflasyonu doğru anlaması gerekir, yoksa faizi de anlamaz para politikasını da” dedi. Enflasyonda mevsimsel etkilerin olmadığını savunan bir diğer isim ise eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz oldu. Türkiye’deki enflasyonun üçte birinin yurtdışında artan emtia fiyatlarından kaynaklandığını söyleyen Yılmaz şöyle konuştu:
“YANLIŞ POLİTİKA”
“Kalan üçte ikisi tamamen yanlış ekonomi politikalarının bir sonucudur. Eğer mevsimsel ve küresel enflasyonu yaşıyor olsaydık bizim de Avrupa’daki ortalama enflasyona yakın enflasyon oranlarımız olurdu. Lafla peynir gemisi yürütmeye çalışıyorlar. Şimdi baz etkisinden medet umuluyor ama baz etkisiyle de düşmez bu enflasyon. Kısa vadede olacak iş değil, takvimlendirilmiş, şeffaf, toplam iç talebin ne olacağı belli olan bir orta vadeli program lazım. Ama şu an günlük politikalarla vakit geçiriliyor.”