İstanbul’un göbeği Mecidiyeköy’de plazaların gölgesinde kalmış bir evde yaşıyor S.K. ve ailesi. Ne doğum tarihini biliyor ne de kaç yaşında evlendiğini. “39 yaşındayım” diyor çocuklarının yaptığı hesaptan yola çıkarak. “39 yıldır çektiğim bir yana pandemide çektiğim bir yana” derken nemlenen gözlerini kaçırıyor. Günlük işlerde çalışıp kuru ekmeğin yanına kaynatacak bir tas çorba parasını zar zor denkleştirdikleri günleri aradıkları salgın döneminde tanıdım S.K’yi.
Bahçeden topladığı otlarla beş çocuğunun karnını doyurmaya çalıştığı günlerde… Besinsiz kaldıkları için parmakları tutmayan, tüm gün başını yastıktan kaldıramayan çocuklar için el ele veren hayırseverlerin yardımıylae bellerini doğrultan aile bugün pandemiyi de arar durumda. Belediyeden aldıkları 400 lira değerindeki sosyal kart ve iki evladına bağlanan toplam 1200 liralık burs da doyurmuyor artık karınlarını.
KURU EKMEK VE SU
“Pazara gidiyorum, sebzeye, meyveye bakıp bakıp eve dönüyorum” diyor. “18 liradan bir kilo salatalığın yanına bir kilo da domates alamıyorum. Her gün sabahtan düşünmeye başlıyorum, bugün çocukların önüne ne koyacağım da karınları doyacak diye. Kendimi çaresiz hissettiğim çok zamanlarım oldu ama bugüne kadar çocuklarımı okula beslenmesiz göndermemiştim. Bugünse yanlarına yalnızca bir parça kuru ekmekle su verebiliyorum. İki evladımın artık bağırsakları katı beslenmekten çalışmaz oldu” diyor.
ENDİŞELENİYOR
Çocuklarının okuyup meslek sahibi olması için okuma yazma bilmez haliyle mücadele veren S.K. ve yoksullukla kol kola yaşamaya mahkûm bırakılan milyonların artık en büyük endişesi, yeterli beslenemeyen çocuklarının sağlığı!
TATİL BİTTİ DERSLER BAŞLIYOR
Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde öğrenim gören yaklaşık 18 milyon öğrenci, ikinci ara tatil sonrasında bugün yeniden ders başı yapıyor. 11- 15 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen ara tatil, hafta sonları ile dokuz gün sürdü. 2021-2022 öğretim yılı 17 Haziran’da sona erecek.
BASA: SAĞLIKSIZ BİR KUŞAK
Ankara Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu Üyesi Dr. Ebru Basa:
“Yetersiz beslenen çocuklarda gelişim geriliğinin yanı sıra metabolik sendrom, avitaminozlar, demir yetersizliği anemisi, iyot yetersizliği hastalıkları görülüyor. Uzun ve ucuz ekmek kuyruklarından anlaşılacağı üzere halkımız karnını karbonhidratla doyuruyor. Fazla miktarda karbonhidrat tüketmek, sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenememek anlamına geliyor ve bu da obezite, hipertansiyon, diyabet, metabolik sendrom gibi obezitenin tetiklediği sağlık sorunlarına yol açıyor. Obezitenin nedeni yiyecek bolluğu değil, nitelikli ve sağlıklı gıdaların pahalılığı. Bunun yanı sıra sürekli ekmek ve türevleriyle beslenme, çocuklarda bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve enfeksiyon hastalıklarına yol açtığı gibi kansere yakalanmayı da kolaylaştırıyor.”
ARAŞTIRMA: ‘BÜYÜYEMİYORLAR’
Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın Türkiye’de 0-6 Yaş Çocuğun Durumu araştırmasına göre ülkemizde 5 yaşından küçük çocukların yüzde 9.5’inde, en yoksul yüzde 20’lik kesimdeki 5 yaş altı çocukların ise yüzde 18.3’ünde bodurluk görülüyor. İzlediğimiz hanelerin çoğunda çocukların “gelişim bozukluğu”, “öğrenim güçlüğü” tanısı almış olduğunu görüyoruz. Çalıştığımız mahallelerde, gelişim bozukluğu, öğrenim güçlüğü tanısına sahip çocukların özel eğitim aldığı Rehberlik Araştırma Merkezi’nin servis aracı dolu kalkıyor. Bu durum yoksulluğun etkileri nedeniyle çocukların gelişimlerinin, akranlarının gerisinde kalmasının ve bu etkileri azaltmaya yönelik destek uygulamaların yeterince etkili olmadığının göstergesi.
ÇEMBER HER GEÇEN GÜN GİTGİDE GENİŞLİYOR
Meyvenin, sebzenin, etin, sütün, yumurtanın girmediği alışveriş filelerinin çaresizlikle dolduğu şu günlerde tüm ülkeye hızla yayılan yoksullukla baş etmeye çalışan çocukları, bu durumun eğitimlerine ve sağlıklarına nasıl yansıdığını uzmanlarına sorduk.
İlk söz Derin Yoksulluk Ağı İletişim Koordinatörü Şeyma Duman’da:
Yoksulluk çemberi güvencesiz çalışanların yanına asgari ücretlileri de katarak her geçen gün daha da genişliyor. Son bir yılda bu çemberin içine kimler dahil oldu? Türk-İş mart ayı verilerine göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcama tutarı (açlık sınırı) 4 bin 928.08 TL’ye, gıda harcamasıyla giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 16 bin 052 TL’ye yükseldi.
Günlük ve güvencesiz işlerde çalışan, hatta hanede üç kişinin asgari ücretle çalıştığı durumlarda bile insanlar yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
– Yoksullaşma en çok hangi bölgelerde hissediliyor?
Çalışma sahamız olan İstanbul’da yoksulluk nedeniyle bizimle irtibata geçen kişiler lüks olarak tanımlanan evlerin, büyük sitelerin hemen komşu sokaklarında, plazaların arka mahallelerinde… Mesela ticaret bölgesi olarak anılan Ataşehir’de, eğitim vadisi diye nitelendirilen Çekmeköy’de, Sancaktepe’de, Beyoğlu’nda, Fatih’te, şehrin merkezi Şişli’de, Ümraniye’de…
– İnsanlar yaşamak için ilk olarak neye ihtiyaç duyuyorlar?
Öncelikli ihtiyaç gıda ama evleri tek tek incelediğimizde ihtiyaçlar değişiyor. Her geçen gün taleplerin sayısında artış tespit ettiğimiz evlerde okula devam eden çocuk varsa öncelik gıda ve kırtasiye malzemesi olurken, bebek varsa anne, “Hiçbir şey istemiyorum yeter ki mama ve bebek bezi gönderin” diyor. Çocuklarına beslenme koyamadığı ve harçlık veremediği için okula gönderemeyen bir anne şöyle yakınıyor: “Kahvaltı yapamadıkları için okula aç gidiyorlar. Bazen öğretmenleri para veriyor ama çoğu zaman da yokluktan okula göndermiyorum.”
– Peki, ya çocuklar… Onlar nasıl etkileniyor bu durumdan?
Ebeveynlerin bakım gücü azaldıkça çocuklar eğitimden kopma, çalışmaya başlama ve erken yaşta evlenme riskleriyle karşı karşıya kalıyor. Daha küçük çocuklar için yoksulluğun derinleşmesi, zihinsel ve fiziksel gelişimleri için gerekli gıdaya ve hijyen malzemelerine erişememeleri anlamına geliyor. Evdeki ebeveyn stresinin artması çocukların psikososyal gelişimini etkiliyor. Çocuk Hakları Sözleşmesi her çocuğun güvenli bir aile ortamında büyümeye hakkı olduğunu söyler. Son dönemlerde birçok ailenin çocuklarına yeterli bakım verecek imkâna sahip olmaması sebebiyle çocukların devlet korumasına geçmesi, yurtlara yerleştirilmesi gündeme geliyor.
KAYIP KUŞAKLAR
Bu çocuklar sosyal dışlanma ve kamusal ayrımcılıkla da karşı karşıya. Okula gitmediklerinde yok yazılmıyor, sınıfın arka sıralarında oturuyorlar. Okulda güvenli gıdaya erişim de yoksulluk koşullarında yaşayan çocukların eğitime devamının önünde önemli bir engel. Bu sebeple okul beslenme programları hem çocukların en azından bir öğünlerinde gelişimleri için gerekli gıdaya erişebilmeleri hem de okula devamlılıkları için kritik.
Örneğin pandemi döneminde yaptığımız araştırmaya göre, görüşülen hanelerdeki çocukların yüzde 57.8’i uzaktan eğitime katılamadı. Yüzde 11.3’ü ise 2021-22 öğretim döneminde okula devam edemeyeceğini söyledi. Son verilerimize göre Sancaktepe ve Çekmeköy’de izlemeye aldığımız 135 hanede okul çağındaki çocukların yüzde 21.8’i okula devam etmiyor.
“OKUL YEMEĞİ PROGRAMI BAŞLAMALI”
Çocukların okullardaki beslenmeden kaynaklı sıkıntılarını Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Nejla Kurul anlatıyor: “Velilerimizin yaşadığı işsizlik, yoksulluk, sosyal yardımlara muhtaç olma hali özellikle tam zamanlı okullarımızda eğitim gören çocuklarımızda çok daha ciddi sorunlara yol açıyor. Okulda beslenme ihtiyacı duyan bu çocuklar evden sulu yemek götüremeyeceklerine göre ya bir meyveyle sandviç koyacaklar beslenme çantalarına ya da köfte ve benzeri kuru gıda… Fakat bugün karnı doymadan okula gelen milyonlarca çocuğumuzun derslerde baş dönmesi, baş ağrısı sorunu yaşadığını biliyoruz. Bugün ilk kez Milli Eğitim Şûrası kararlarında ‘öğrencilere ücretsiz yemek verilsin, temiz içme suyu sağlansın’ denildi. Bu da ilk kez yoksulluk bu kadar büyük ölçüde arttı, ilk kez çocuklar açlıktan bu kadar derinden etkileniyor anlamına geliyor. Bu çocukların süt içmesi, yumurta, sebze, meyve, protein tüketmesi lazım. Beslenme yetersizliği nedeniyle sağlık sorunu yaşayan çocuklarımızın sayısı her geçen gün artarken okullarda bir an önce okul yemeği programı başlatılmalı.”