DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı programda seçimle ilgili açıklamalarda bulundu.
İSTANBUL (İGFA)- Katıldığı televizyon kanalında Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili açıklamalarda bulunan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “İletişim, yol kazalarına açık bir alandır. İşin özü önemlidir. Altılı masa, altı partinin birbirlerine güvenlerini inşa ettikleri bir masadır. Altılı masanın isminin bir ittifak olmaması ve belli iş birliği alanlarında çalışan altı parti olarak devam etmemiz güven inşa etme sürecinin gereğidir. Altı genel başkan oturunca toplumda ‘Bu partiler ittifak kurdu, sürekli beraberler’ gibi bir algı oluştu. Haklı bir algı. Doğal akışı ittifaka gidebilecek bir süreç. Toplumda hayal kırıklığı oluşturan girişimlerden kaçınmak lazım” dedi.
“Geçen sene, altılı masa kurulmadan, üç parti olarak bir şey yapabilir miyiz diye teklif gelmişti. Altı partinin beraber çalışma süreci olduğu için kafa karıştırabilir, yanlış anlaşılabilir diye endişe ettiğimizden buna çok sıcak bakmadık.” diyen Babacan, “27 Mart’ta ev sahipliği yaptığım toplantıda değerli genel başkanlara ‘Önümüzdeki seçim demokrasimiz için ölüm kalım meselesi’ dedim. Bu seçimde yol kazasına marjımız yok. Yol kazasına ihtimal bırakacak bir iş yapamayız. Hem Cumhurbaşkanlığını farkla kazanmak zorundayız hem de mecliste anayasayı değiştirecek aritmetiği yakalamamız lazım. Hiç kimsenin dar şahsi hevesinin ve ihtirasının peşine düşmemesi lazım. Bu, herkesin meselesi.” ifadelerini lkullandı.
“SEÇİMDEN ÜÇ AY ÖNCE NETLEŞMEK LAZIM”
Babacan, “Sıkıştırılmış seçim takvimi iki ay. Rahat bir seçim takviminde üç ay. Seçimlerden üç ay önce netleştirip ‘Adayımız bu kişidir’ diye yola çıkmak lazım. Aday olacak kişin altı partinin mutabakatının altına imza atması lazım. Bu siyasi taahhütleri cumhurbaşkanı adayından mutlaka almamız gerekiyor.
Cumhurbaşkanı adayı için iki nitelikte mutabık kaldık. Bir, kucaklayıcı, kapsayıcı olsun. İkincisi de demokrasiyi özümsemiş olsun. Bu konuda herkes mutabık. O zaman sorulduğunda hepimiz aynı şeyi söyleyelim. Bunu da konuştuk. Yarın bu niteiiklerin sayısı çoğaltılabilir ama masada konuşulması lazım. Altılı masada konuşulanın dışına çıkmayı uygun görmüyorum” dedi.
“EMEKLİ MAAŞINI ASGARİ ÜCRETİ DE DÖVİZE ENDEKSLE DE GÖREYİM”
“HDP’nin temsil ettiği siyasi çizginin parlamentoda temsilini demokrasimiz açısından kıymetli görüyoruz. Biz HDP ile görüşen bir siyasi partiyiz. O siyasi çizgi defalarca kapatılmış. Bitmiş mi? Her dönemde ‘İşte biz kapattık’ denilmiş. İyi halt ettiniz. HDP’ye destek vermiş vatandaşlarımızın siyasi iradesini yok sayamazsınız.” diye Babacan, “Ramazan ayının sembolü pide. Kaç haneye girebiliyor? Pidenin üzerine kırılan yumurtanın parasını ödeyemiyor vatandaş. Bankada parası olanın döviz zararını karşılıyor, evine pide götüremeyen vatandaşın zararını niye karşılamıyor? Asgari ücret, emekli maaşları sembolik hale geldi. Onu da dövize endeksle. Erdoğan’a soruyorum: Madem mevduat hesabını dövize endeksledin, emekli maaşını da dövize endeksle de göreyim. Madem mağduriyet, asgari ücreti dövize endeksle.
Erdoğan’ın Gezi’yle alakalı tamamen gözünü karartıp hiç kimseyi dinlemeden bir şeyler yaptığı dönemde içeride mücadeleler verdik. Bir de ben basına açık neler söyledim, bakın. Ülkenin başbakanı gözünü karartmış, bir şeyler yapıyor. Siz bakan olarak farklı konuşuyorsunuz. Kolay değil. Ben bunu yıllarca yaptım. Gözünü kararttı, durduramadık. Değişik bir psikolojiye girdi. 2013 dönüm noktası. O gün bugündür her şey kötüye gidiyor. IMF’ye gerek yok. IMF ne yapacak? IMF’den gelecek uzmanlar bizim sahip olduğumuz iktisatçılardan daha mı iyi? Kusura bakmasınlar, artık eski Türkiye değil. Hem özel sektörde hem üniversitelerde hem de siyasi partilerde çok iyi iktisatçılar var.” şeklinde sözlerini tamamladı.