Ebru Şallı, oğlu Pars Tan’ı, 2020 yılında henüz dokuz yaşındayken kaybetmişti. 45 yaşındaki acılı anne, lenfomaya yenik düşen oğlunun ikinci ölüm yıl dönümününde, sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla herkesi duygulandırdı.
“EŞSİZ KOKUNU YİNE İÇİME ÇEKECEĞİM”
Pars ile fotoğraflarını yayınlayan Ebru Şallı, “Ponçiğim sen benimlesin. İki yıl değil, 200 yıl da geçse seninle bu anı tekrar yasayacağız. Kavuşacağız biliyorum. O eşsiz kokunu yine içime çekeceğim. Kelimelerin yetmediği bir noktadayım. Seni tarifsiz seviyorum” notunu yazdı.
Hikaye bölümünden art arda Pars paylaşımları yapan eski manken; “Meleğim”, “Aşk”, “Bal”, “Kalbim,” Ponçiğim” mesajlarıyla, kaybettiği oğluna seslendi.
“O GÜNDEN BERİ İKİ TİŞÖRTÜYLE YATAĞA GİRİYORUM”
Ömür Sabuncuoğlu’nun kız çocuklarının eğitimine destek olmak için ünlüleri bir araya getirdiği üçüncü kitabı ‘Sizin Öykünüz’de Ebru Şallı’nın oğluna yazdığı mektup da yer almıştı. Oğlu Pars’ın kaybı ile tarifsiz bir acı yaşayan Şallı, hislerini ilk kez yazıya dökmüştü.
“En bilge ve muhteşem bir melekle yaşadım dokuz yıl boyunca. O günden beri, iki tişörtüyle yatağa giriyorum. Bana gönderdiği eşsiz melek kokusuyla nefes almaya devam ediyorum. Delirdim sanmayın, çok yakınlarıma koklattım ve ponçiğin kokusu olduğunu onlar da onayladı. Bu dünyadan bir melek ponçik geçti ve beni seçti. Bana gönderdiğin işaretlerle nefes alıyorum. Vasiyetlerini yerine getireceğim.”
“HİÇ KİMSE BENDEN ÖLMEMİ BEKLEMESİN”
16 Nisan 2020 tarihinde oğlu Pars’ın ölümüyle sarsılan Ebru Şallı, Youtube kanalında içini dökmüş, hayatındaki dönüm noktalarını anlatmıştı. Acılı anne, şu ifadeleri kullanmıştı:
“İki tane çocuk doğurmak çok güzeldi. Anne olmayı çok sevdim. Anaç da bir yapım var. 17 yıl önce Bero doğdu. Aralarında 6.5 yıl var, sonra Ponçiğim Pars doğdu. Sadece anne sütüyle besledim çocuklarımı. Bu çok mühim bence. Bir dönüm noktam da tabii ki Ponçiğim ile yaşadığım durum. O konuyla ilgili hem konuşmak istiyorum, hem istemiyorum. Zor konuşması. Haksız yere eleştirildiğimi düşünüyorum. Ponçiğin durumu herkesin başına gelebilir. Allah hiç kimseye vermesin ama her anne babanın başına gelebilir. Bu bir dünya, yarın ne olacağımız belli değil. İlk başta inanmak istemiyorsunuz. Pars’ın hastalığı olduğunda ben hemen ignore ettim durumu. Olmasını istemedim her anne gibi. Göğüsledim durumu.
İnsanların çok büyük konuştuğunu görüyorum. Çocukları olan insanlar nasıl korkmadan kötü yorum yapıp, kötü cümleler kullanabiliyorsunuz? Benim yaşadığım acıyı nasıl anlayabilirler? Anlama şansı var mı bir insanın? Yaşamadan anlayamaz ki! Empati yapabilir mi, bence yapamaz! Şöyle bir şey bekleniyor, bunu hissediyorum; ‘Ebru Ponçiğini kaybetti, artık o da ölür’. Bunu mu istiyorsunuz? Benim bir tane daha oğlum var, ailem var. Hiç kimse benden ölmemi beklemesin. Ben yaşadığım acıyı kendim biliyorum. Bunun hesabını kimseye vermek zorunda değilim. Bunun hesabını bana kimse de soramaz. Bu benim acım. Ben yaşıyorum, nasıl yaşayacağıma kendim karar veririm.”