İzmir’in Dikili ilçesinde milattan önce 6’ncı yüzyılda yapılan ve bugünkü görünümü milattan sonra 14’üncü yüzyıla tarihlenen Çandarlı Kalesi, burçları, kuleleri ve savunma yapılarıyla ihtişamını korumayı sürdürüyor.
Türkiye’nin en iyi korunmuş kalelerinden biri olan Çandarlı Mahallesi’ndeki tarihi yapı, içinde bulunduğu yarımadanın karayla bağlandığı kısma yakın olmakla beraber , doğu-batı yönünde eğimli, kayalık zemin üzerinde bulunuyor.
Milattan önce 6’ncı yüzyılda o dönemki adıyla Pitane’yi koruma amaçlı inşa edilen kale, milattan sonra 14’üncü yüzyılda Foça’yı ele geçiren Cenevizliler tarafından bugünkü görünümüne ulaştı.
Osmanlı Sultanı 2’nci Murat döneminde fethedildikten sonra Sadrazam Çandarlı Halil Paşa 15’inci yüzyılda yeniden restore ettirilen kale, sağlamlaştırılıp korunaklı ve daha işlevli hale getirildi.
Üç tarafı denizle çevrili olan yarımadaya hakim, 5 kulesi, mazgalları, kapısı ve duvarlarıyla dikkati çeken Çandarlı Kalesi’nde, Bergama Müze Müdürlüğü tarafından yapılan sondaj kazılarında farklı seviyelerde duvar kalıntıları ve döşemeler ortaya çıkarılırken iç avluda da bir Bizans sarnıcı bulundu.
DÜNYA MİRASI GEÇİCİ LİSTESİ’NDE
Giriş kapısında bulunan ve bazı bölümleri silinen kitabesinde Fetih Suresi’nden ayetler bulunan , 1. derece arkeolojik sit alanı içinde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen Çandarlı Kalesi, 2013 yılında “Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri” adıyla UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunuyor.
Dikili Belediyesinin kontrolünde ücretsiz olarak ziyaret edilebilen yapıt, drone ile görüntülendi.
“YAZIN ZİYARETÇİ SAYIMIZ BİR HAYLİ FAZLA”
Kalede görevli sanat tarihçisi Buket Anayurt, ,antik dönemdeki ismi “Pitane” olan söz konusu antik yerleşimin İzmir’in en çok ilgi gören yerlerinden birisi olduğunu söyledi.
Çandarlı Kalesi’nin bugün halen tüm görkemiyle ayakta durduğunu dile getiren Anayurt, şunları kaydetti:
“Cenevizliler’den sonra Osmanlı Dönemi’nde de burası bir restorasyon çalışması görmüş. 2’nci Murat döneminde sadrazam olan Çandarlı Halil Paşa burada bir tadilat gerçekleştirmiş. Fatih döneminde de bu tadilat çalışmaları devam etmiş, en son 1950’li yıllarda yine bir restorasyon çalışmasıyla günümüze kadar korunarak gelmiş. Aslında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdikten sonra burada ziyaretçi sayımız bir hayli arttı çünkü ismimizi duyurabildik. Belirli günlerde temizlik çalışmaları nedeniyle kapalıyız, onun haricinde ziyaretçilerimiz ücretsiz olarak kalemizi ziyaret edebiliyorlar. Burası yazlık bir yer olduğu için yazın ziyaretçi sayımız bir hayli fazla oluyor. Yabancı ziyaretçi sayımız da bu dönemde artıyor.”
Buket Anayurt, kalenin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne alınması için de hummalı bir çalışma yürütüldüğünü cümlelerine ekledi.
İstanbul’dan ailesiyle gelip kaleyi ziyaret eden Cem Toker de bu tür tarihi yapıları görmeyi çok sevdiklerini belirterek , bu anlamda kalelerin yapıldığı dönemleri de önceden araştırdıklarını ifade etti.
Daha önce Çandarlı’ya geldikleri halde kaleyi ziyaret etme fırsatı bulamadıklarını anlatan Toker, “Bugün vakit bulup değerlendirebildik bunu, çok da keyifle gezdik. Herkese görmelerini öneriyoruz” dedi.