Bitlis’in Ahlat ilçesinde “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle polisin açtığı ateşle öldürülen Orhan Günbay’ın Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davası dün sonuçlandı. Mahkeme sanık 4 polise, müebbet hapis cezası verdi. Ancak dava bu sonucun ötesinde de anlamlar taşıyor. Son dönemde benzer davalarda yargılanan polislerin ceza almaması çok tartışılırken, bu karar sonraki davalar için de emsal niteliği taşıyor. Kararı değerlendiren Orhan Günbay’ın avukatı Sipan Gökhan, yaklaşık 3 yıldır süren yargılamayla ilgili bilgiler verirken, “Olay manipüle edildi, ‘terörist’ yakıştırması yapıldı. Halbuki maktulün adli sicil kaydı temizdi, öldürüldüğü gün dahi AK Parti üyesiydi. Bu haberlerdeki amaç, kolluğun hukuka aykırı eylemini örtbas etmekti” dedi.
VALİLİK ‘KAÇAKÇI’ DEDİ
Ahlat’ta 16 Aralık 2019’da 39 yaşındaki Orhan Günbay polislerin açtığı ateş sonucu öldürüldü. Bitlis Valiliği olayla ilgili yaptığı açıklamada Günbay’ın, ‘kaçakçı’ olduğunu, arabasında uyuşturucu bulunduğunu, ruhsatız silah taşıdığını ve dur ihtarına uymadığını öne sürdü. Medyada çıkan haberlerde ise Günbay’ın ölümü için ‘kaçakçı etkisiz hale getirildi’ başlıkları atıldı, ‘PKK’lı’ olduğu öne sürülen Günbay’ın “suç kayıtlarının olduğu” iddia edildi. Günbay ailesi valiliğin açıklamalarına ve yapılan haberlere tepki gösterdi ama sesleri duyulmadı.
3 YIL SÜREN DAVADAN CEZA ÇIKTI
Ailesi Günbay’ın ölümüyle ilgili bir hukuk mücadelesi başlattı. Savcılık 4 polis hakkında ‘basit yaralama’, ‘taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma’, ‘kasten öldürme’ suçlarından iddianame hazırladı. Polislerin araca ateş etmesinin ölçülü olmadığını belirterek ceza istedi. Yargılama 3 yıl sürdü… Dün görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti, polislerin ‘kasten insan öldürme suçunu doğrudan kast ile işlediği’ni değerlendirerek müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme daha sonra sanığın mahkemedeki tavırlarını dikkate alarak cezayı 25 yıla indirdi. Öte yandan mahkeme heyeti, sanıklar S.K., D.K., A.K. ve O.O.’nun kasten öldürme suçunun vasıf ve mahiyeti, hükmedilen ceza miktarı ve bu cezaya nazaran kaçma, saklanma ihtimali olması nedeniyle tutuklanmalarına karar verdi.
‘HEDEF ALINARAK ÖLDÜRÜLDÜ’
Davanın avukatı Sipan Gökhan yargılama ve olayın başlangıcından itibaren yaşananlar için şunları söyledi: “Maktul Orhan Günbay 16 Aralık 2019 tarihinde Ahlat Selçuklu Mezarlığı bitişiğinde sürücüsü olduğu ve içinde mültecilerin bulunduğu araçta polisler tarafından doğrudan hedef alınarak öldürüldü. Olay mahalline gittiğimizde en büyük endişemiz delillerin karartılması ihtimaliydi. Araçta onlarca mermi giriş yeri vardı, ön koltuklar kan gölüne dönmüştü… Aracı etkisiz kılmak için kapan kullanılmadığı gibi lastiklerine de ateş edilmemişti, doğrudan şoför ve mültecilerin bulunduğu alan hedeflenmişti.”
‘POLİSLER GÖREVE DEVAM ETTİ’
Sipan karara ilişkin şunları söyledi: “Dosyada gizlilik kararı olduğundan delillere bizzat ulaşma imkanımız yoktu. Ancak kendi imkan ve çabalarımızla delillerin izini sürdük. Fakat olay yerini net gösteren Selçuklu Mezarlığı Müzesi kameralarının olay günü arızalı olduğu bilgisi bize verildi. Mermi kovan ve çekirdeklerinin olaydan hemen sonra polisler tarafından toplandığını öğrendik. Soruşturma aşamasında hiçbir hukuki sebebi yokken enteresan bir şekilde dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini öğrendik. Gerçek dışı bilirkişi raporları dosyaya eklendi. İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan soruşturmada polisler hakkında hiçbir disiplin cezası uygulanmadı. Görevlerine devam ettiler, silahlarına el konulmadı ve hüküm tarihine kadar tüm ısrarlı taleplerimize rağmen tutuksuz yargılandılar.”
Sipan, medyada müvekkili hakkında yapılan haberler için de şunları söyledi: “Bazı ulusal medya haberlerinde maktul Orhan Günbay hakkında aslı astarı olmayan mesnetsiz ithamlarda bulunuldu. Olay manipüle edildi, ‘terörist’ yakıştırması yapıldı, maktulün onlarca sabıka kaydının olduğu söylendi. Örneğin Güneş Gazetesi internet sitesinde ‘AK Parti Ahlat ilçe başkanı PKK’lı suç makinesine rahmet diledi’ başlığı ile haber yapıldı. Bu haberler hakkında tekzip kararı aldık. Asılsız haber yapan yayın organları hakkında manevi tazminat davası açtık. Maktulün ve ailesinin kişilik haklarına acımasızca saldırıldı, olay terörize edilmeye çalışıldı. Maktulün ailesi çok yalnız kaldı ve ötelendi. Halbuki adli sicil kaydı temizdi, öldürüldüğü gün dahi AK Parti üyesiydi. Bu haberlerdeki amaç, kolluğun hukuka aykırı eylemini örtbas etmekti.”
‘HUKUK DEVLETİ İLKESİ KARŞILIĞINI BULDU’
Sipan sözlerine şöyle devam etti: “Tüm bu hususlar soruşturmanın selameti ve geleceği açısından şüphelerimizin artmasına yol açmıştı. Soruşturma yaklaşık iki yıl sürdü soruşturma aşamasında dosya üç savcı değiştirdi. Ancak müşteki vekili olarak sabırla dosyanın sıkı ve ısrarlı takipçisi olduk. Talebimiz cihetinde soruşturmanın yürütülmesi için kolluk yetkisi jandarmaya verildi, emniyete verilmedi. Buradan Ahlat Jandarma Komutanlığı’na özellikle teşekkür etmek istiyorum, gerçekten delillerin toplanması için çok büyük emek sarf ettiler özverili çalıştılar. Bizim de aralıksız talep ve ısrarlarımız sonucunda nihayet şüpheli polisler hakkında olası kast ve kasten yaralama suçlarından iddianame hazırlandı. Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada sanıkların doğrudan kast ile cezalandırılması gerektiğini talep ettik ve bu yönde özellikle dijital ortamda delilleri mahkeme huzurunda tartışmaya açtık.”
Verilen karar için değerlendirmelerde bulunan Gökhan sözlerini şöyle tamamladı: “Bitlis 1. Ağır Ceza Mahkemesi isabetli delil değerlendirmesi yaptı ve 4 polis memuruna ayrı ayrı müebbet hapis cezası verildi. Cezalarında 1/6 takdiri indirim yapıldı. Silahları onlardan alındı, ve hükümle birlikte 4 sanık da tutuklandı. Karar tabii ki Orhan Günbay’ı geri getirmeyecektir. Ancak adil, tarafsız ve bağımsız bir yargılamanın aile için vatandaşlar için can suyu olduğuna şahit olduk. Anayasa’da düzenlenen hukuk devleti ilkesi karşılığını buldu. Bu yargılamada çıkan sonuç, kolluk personeline tanınan yetkilerin kanun ve kurallar çerçevesinde ölçülü kullanılması gerektiği, ceza ve infaz yetkisinin ancak ve ancak yargı makamlarına ait olduğudur. Sonuçta öldürülen bir candı, bir evlattı, bir babaydı, bir eşti… Yaşam hakkı tüm ulusal ve uluslararası metinlerde en öncelikli hak olarak düzenlenmiştir. Yaşam hakkı ihlali bu kadar kolay olamaz. İçişleri Bakanlığı ve Bitlis Valiliği’ne karşı açmış olduğumuz maddi manevi tazminat davaları devam etmekte.”
GÜNBAY AİLESİ: ADALET YERİNİ BULDU
Günbay’ın annesi Gulşevin Günbay ise kararla ilgili şunları söyledi: “Oğlum haksız bir şekilde katledildi, olay gününden bugüne kadar travmalar yaşadım. Allah’a ve adalete olan inancımız karşılık buldu.”
Günbay’ın eşi Filiz Günbay ise şunları söyledi: “Adalet yerini buldu, bu karar yüreğimize az da olsa su serpti.”