Göçmen tartışması, İstanbul’da çekildiği belirtilen ve kamuoyuna yansıyan görüntüler ile yeniden alevlendi. Türkiye’ye kaçak girişlerini videoya çekerek “Yüzde 100 giriş garantili” gibi ifadelerle paylaşmasına yönelik tepkiler sürerken, bunlara kadınların gizlice çekilmiş görüntüleri de eklendi. Pakistan veya Afganistan uyruklu olduğu belirtilen kişilerin, kendilerini de gizlemeden kadınları yolda yürürken ya da otururken videoya alarak paylaştığı görüldü. Söz konusu görüntülerin yaygınlaşması, sosyal medyada tepkiye neden oldu. Görüntüler “taciz” olarak nitelendirilirken, asayiş sorunu ve güvenlik kaygısına işaret edildi. Bazı görüntüleri çeken kişiler de gözaltına alındı.
“ORTAK YAŞAMA YABANCILAR”
Cumhuriyet’e konuşan siyaset bilimci Dr. Giray Gerim, “Türkiye’ye akan düzensiz göçün taşıdığı en büyük risklerden biri, halkın devlete duyduğu güveni kaybetmesi diyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu. “Sınırlardan gelen görüntüler, toplumda, devletin topraklarını koruyamadığı algısının giderek yayılmasına yol açıyor. Bu algıyı değiştirecek önlemler alınmadığı sürece, ülkedeki güvenlik zafiyeti hissiyatı, insanların devlete ait görevleri üstlenmeye kalkışmasına yol açabilir” uyarısında bulunan Gerim, özellikle kadınların hedef alındığı videolara işaret etti. Gerim, “Bu insanlar, başta büyükşehirler olmak üzere Türkiye’de artık belli bir seviyeye oturmuş ortak yaşam pratiklerine oldukça yabancı. Bu, kültürel bir uyuşmazlık ve birçok konuda açığa çıkıyor. En net şekilde gözlemleyebildiğimiz konulardan biri de kadının toplumdaki yeri” dedi.
“DOKU UYUMSUZLUĞU”
Kadınların eşit bireyler olarak sosyal hayatta varlığının pek de söz konusu olmadığı bölgelerden gelen insanların, sahip oldukları kültürel kodlar çerçevesinde Türk kadınına bakışlarının önemli sorunlara yol açabildiğini vurgulayan Gerim, “Türkiye, kendisine has kültürel yapısı olan bir ulus-devlet. ‘Ümmet’, ‘din kardeşliği’ ve benzeri kavramların siyasi saiklerle vurgulanması, düzensiz göçle gelenlerin ciddi bir oranının ülkenin kültürel dokusuna uyumsuzluğunu örtmeye yetmez. Bu insanların dönüşü sağlanacak mı? Kalanlar için kamuoyunda tartışılabilecek bir entegrasyon planı var mı? Bu insanlara Türk vatandaşlığı hangi koşullarla verildi ve veriliyor? Sınırlarımız ne zaman bu akını durdurabilecek? Bu sorulara henüz devlet tarafından verilen net bir yanıt olmaması, toplumdaki belirsizlik atmosferini besliyor ve huzursuzluğu büyütüyor” dedi.