Son yılların alışkanlığını değiştirmenin zamanı değildi. Resmi seçkilerin açıklandığı geleneksel basın toplantısı, Paris’te, yine Champs-Élysées’nin en büyük sinema salonu Normandie’de yapıldı.
Cannes Festivali’nin, küresel platformların hegemonyasına karşı sürdürdüğü direnişinin güzel bir simgesiydi bu geniş koltuklu büyük salon. Özellikle seyircisini eğlendirmek ya da rahatlatmak kaygısından uzak, izleyicisine bir şeyler söylemek derdinde olan filmlerin gerçek tadına varabilmek için dikkatle izlemememiz gereken yer, tabii ki karanlık salonlardı. Cannes, bu konudaki kararlı tavrını, genel eğilime karşı direnerek bu yıl da sürdürmekteydi…
Seçkiler açıklanmadan önce yayılan dedikodularda, sanki bir orta yol bulunmuştu: Variety dergisi, David Lynch’in Netflix ile başlayıp bıraktığı dizi film projesi “Wisteria”dan yola çıkarak çektiği klasik yapımla Cannes’da yarışacağını bile ileri sürmüştü…
Dün açıklanan liste, bu ve benzeri söylentilerin (festivale kadar damla damla açıklanacak birkaç yeni film arasında yer almazlarsa) doğru olmadığını gösterdi. David Lynch Altın Aslan adayı olmuyordu; Marilyn Monroe’yu anlatan “Sarışın” da listelerde yok… Ancak David Cronenberg, James Gray ve Kelly Reichardt ile ana bölüme üç yönetmenle katılan Amerikan sinemasına, Arnaud Desplechin, Claire Denis ve Valeria Bruni Tedeschi ile Altın Palmiye arayacak olan Fransız sinemasını da katarsak, ana seçkinin üçte birine ulaşıveriyoruz…
Açılış gecesi, yarışma dışı izleyeceğimiz Michel Hazanavicius’un “Z (Comme Z)”ine, filmleri özel gösterimlerde sunulacak; George Miller, Ethan Coen, Baz Luhrmann, Olivier Assayas, Nicolas Bedos, Marco Bellocchio gibi yönetmenleri ve üçüncü kez Altın Palmiye kazanmaya yeniden aday olan Belçikalı Dardenne kardeşleri de ekleyince, Batı sinemasının genel panorama içinde ağırlıklı bir yer aldığı görüyoruz. Yine de seçicilerin hakkını yemeyelim. Cannes dünya sinemasının vitrini olmayı sürdürüyor. Ana bölümde, Japonya, İzlanda gibi ülkeler yanında Pakistan, İran, Mısır (Tarık Saleh) ve Romanya (Christian Mungiu) kültürlerinden farklı sesler getiren filmler de var.
RUS VE UKRAYNA FİLMLERİ YAN YANA…
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kısa bir süre sonra, resmi Rus delegasyonlarının festivale davet edilmeyeceğini duyuran festivalin, tam tersine, her iki ülkenin sanatçılarını birlikte onurlandıracağı belliydi.
Bir süredir Almanya’ya yerleşmiş olan muhalif Rus yönetmen Kirill Serebrennikov, “Çaykovski’nin Karısı” ile Altın Palmiye yarışına rahatlıkla katılacak. Ukrayna sinemasının özgün adı Sergei Loznitsa’nın “The Natural History of Destruction” adlı filmi özel bir gösterimde sunulacak.
JÜRİ BAŞKANI KİM OLACAK?
Her yıl, resmi seçkiler basına açıklanmadan önce, ana jüri başkanının kim olacağı duyurulurdu. Bu yıl başkanı belirlemekte sorun yaşandığı ortada. İlk aşamada adları geçen iki kadın oyuncu, Penolopé Cruz ile Marion Cotillard rol aldıkları filmlerin seçilme şansları yüksek olduğu için kesinlik kazanmamıştı. Son söylentiler İranlı yönetmen Asghar Fahradi’nin ana jüri başkanı olabileceği yönünde…
Bekleyip göreceğiz. Tüm jüriler ve listelere eklenecek birkaç yeni film önümüzdeki haftalarda açıklanacak…
– Eo, Jerzy Skolimowski
– Tchaïkovski’s Wife, Kirill Serebrennikov
– Boy From Heaven, Tarik Saleh
– Leila’s Brothers, Saeed Roustaee
– Showing Up, Kelly Reichardt
– Decision To Leave, Park Chan-Wook
– Triangle Of Sadness, Ruben Östlund
– RMN, Cristian Mungiu
– Nostalgia, Mario Martone
– Broker, Kore-Eda Hirokazu
– Armageddon Time, James Gray
– Close, Lukas Dhont
– Frère Et Sœur, Arnaud Desplechin
– Stars At Noon, Claire Denis
– Tori And Lokita, Jean-Pierre Dardenne & Luc Dardenne
– Crimes Of The Future, David Cronenberg
– Les Amandiers, Valeria Bruni Tedeschi
– Holy Spider, Ali Abbasi