Yargıtay Kılıçdaroğlu’na verilen cezayı bozdu: ‘Belgelerin sahteliği hususunda herhangi bir tespit bulunmamaktadır’

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’ndan tazminat kazandığı üç dosyada oyçokluğu ile bozma kararı verdi. 4. Hukuk Dairesi, davaların ortadan kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının da tamamen bozulmasına hükmetti.

Yargıtay’ın bozma kararında şu gerekçeler sıralandı:

“Ana muhalefet partisi genel başkanı olan davalının, kamuoyuna hitaben yaptığı birçok konuşmada davacı yakınları tarafından yurt dışına usulsüz para aktarıldığına ilişkin iddialarda bulunduğu, bu iddialarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülmüş olan soruşturmalara dayandırdığı anlaşılmaktadır. Konuşma, TBMM çatısı altında, parti grup toplantısı sırasında yapılmış olup siyasi niteliktedir. Bu durumda göz önünde bulundurulması gereken ilk husus, davanın taraflarının konumlarıdır. Bir yanda konuşmaların yapıldığı dönemde ana muhalefet partisi genel başkanlığı görevinde bulunan davalı, diğer yanda ise davacı seçilmiş Cumhurbaşkanı ve yakınları bulunmaktadır. Eleştirilerin hedefinde olan davacı Cumhurbaşkanı ve yakınları diğer davacıların konumu ve tanınırlığı nedeniyle makul eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir. Temsil ettiği seçmenlerinin talep, endişe ve düşüncelerini politik alana aktaran ve onların çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu açıktır. Bu sebeple ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlama, eğer bir siyasetçinin ve özellikle somut olayda olduğu gibi dönemin ana muhalefet partisi genel başkanının ifade özgürlüğüne yönelik ise dava konusu istemlerin çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerekmektedir. Olayımızda göz önünde tutulması gereken ikinci husus ise davalının konuşmalarında dile getirdiği iddiaların kamusal çıkarlarla ilgili olup olmadığıdır. Toplumu yakından ilgilendiren konuşmaların çerçevesinin baskın bir şekilde politik alanda kaldığı ve kamuyu ilgilendirdiği açıktır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı davacının yakınlarının adının geçtiği soruşturmaların ana muhalefet partisi lideri olan davalının sıkı ve yakın denetimi altında olması doğaldır. Bu nedenle de davacı tarafın şöhret ve itibarı ile davalının ifade özgürlüğünün çatıştığı mevcut davada dengelemenin yapılması sırasında kamunun menfaatlerinin gözetilmesi son derece önemlidir. Kaldı ki davalı, dava konusu konuşmasında doğrudan davacının ve yakınları olan diğer davacıların şahsını hedef almamış, konuşmasını esasen davacı Cumhurbaşkanı’nın siyasi kimliğine yöneltmiştir. Yapılan tartışmada kamu yararı bulunmaktadır.

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDADIR”

Somut uyuşmazlıkta göz önünde bulundurulması gereken üçüncü husus ise dava konusu söz ve ifadelerin değer yargısı ya da maddi olgu mahiyetinde olup olmadığı hususunun doğru bir şekilde belirlenmesidir. Davalı yanca sarf edilen ve işbu davaya konu edilen ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde bir bölüm değer yargısı, diğer bölümleri ise olgusal temele dayalı değer yargısı mahiyetindedir. Siyasi ortamda kullanılan söz ve ifadeler, maddi temelleri olmasa bile ifade özgürlüğü kapsamındadır. Bu nedenle davalı yanca iddia olunan hususların ispatı gerekmemektedir.

“SAHTELİĞİ HUSUSUNDA DA HERHANGİ BİR TESPİT BULUNMAMAKTADIR”

Davalının davaya konu ve TBMM’de yaptığı konuşmalarda ileri sürdüğü iddialar, davacı Cumhurbaşkanı’nın yakınları ile bir kısım davacıları ilgilendiren ve bir kısım swift gönderimi içeren banka para hareketlerine ilişkin bilgi ve belgelere dayandırılmaktadır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15/01/2018 tarih 2018/460 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile sabit olduğu üzere, Halk Bankası Galata Ticari Şubesi’nce verilen 21/12/2017 tarihli cevabi yazıya göre, Man Adası’nda faaliyet gösteren Bellway Limited şirketinin belirtilen banka şubesinde bulunan hesabından yüksek miktarda yabancı paraların bir kısım davacıların banka hesaplarına aktarıldığı ve yine Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın 22/12/2017 tarih ve E. 34321 sayılı yazısı ekinde gönderilen raporda belirtilen para hareketlerinin banka cevabi yazısı ile aynı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca davalı yanca dayanılan bu belgelerin sahteliği hususunda da herhangi bir tespit bulunmamaktadır.

“DAVACILARIN KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI OLUŞTURMUYOR”

Buna göre davaya konu söz ve ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kamu yararı içeren siyasi açıklamalar olup baskın şekilde politik alanda kalmaktadır. Demokratik toplumda müdahaleyi gerekli kılan bir hal söz konusu değildir. Aksine demokratik toplumun korunması ve çoğulculuğun sağlanması için ifade özgürlüğü kapsamında korunmalıdır. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarına göre de ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı ve davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturmadığından, davalının tazminat ile sorumlu tutulması yerinde görülmemiş, davanın tümden reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.”

Kılıçdaroğlu’nun iki ayrı konuşmasındaki “Senin çocuklarının yurt dışı hesaplarına gönderdiği milyonlarca dolar para var mı? Bilal’e anlatır gibi bir daha anlatayım. Sevgili Erdoğan, çocuklarının -bir çıta yükseltiyorum- çocuklarının, eniştenin, dünürünün, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün yurt dışında, vergi cennetlerinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor musun” ve “Dünyanın en korkak adamı, seni önüne gelen herkes kandırır, herkesin oyuncağı ve maşası olursun. Senin hangi dümenleri çevirdiğini biliyorum. Her türlü tezgahı çevirir firavun. Faiz lobisinin liderisin, onlara hizmet ediyorsun. Milletin kanını emdin sen. Şeref ve namus yoksunu. Terör örgütüne yardım ve yataklık yaptın” sözleri nedeniyle dava açılmıştı.

NE OLMUŞTU?

Kılıçdaroğlu’nun Man Adası belgeleriyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınları hakkında kullandığı ifadeler nedeniyle açılan davalarda, İstanbul’daki ilk derece mahkemeleri ayrı ayrı tazminat kararları açıklamıştı. Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan ve yakınlarına toplam 142 bin TL manevi tazminat ödemesine; Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada toplamda 359 bin lira ve yine Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi 130 bin liralık tazminat ödemesine hükmetmişti.

Bu kararlar istinaf mahkemesi tarafından onanmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir