Yeşil orman örtüsüyle bezeli Muğla’nın turizm merkezleri Bodrum ve Milas, Marmaris yangınlarıyla aynı gün alevlerin etkisi altına girerek büyük bir yıkım yaşamıştı. Bölgede 15 Ağustos’ta sönen alevler arkasında 13 bin 197 hektar yani 7 bin futbol sahası büyüklüğünde küle dönmüş arazi bıraktı. Yangının enkazı hâlâ silinebilmiş değil. Mavi bir halı gibi önümüzde uzanan Çökertme koyunu izlerken kızılçam ve servi ağaçlarından geriye kalan kahverengilikte renkli giysileriyle dolaşan bir kadın dikkat çekiyor.
‘Tilkişen’leri topluyor
Anadolu’nun kadim topluluğu Akdeniz yörüklerinden Yaşariye Akdemir, eşiyle yaban otları toplamaya çıkmış. Kendisinden önce doğan 3 kardeşi yaşamadığı için babası Yaşariye ismini koymuş ona. Yangından canlarını zor kurtardıklarını anlatıyor: “Tek hayvanımız ineğimiz ile canımızı kurtardık ama yaşam kaynağımız ağaçları kaybettik. Ağaçların her biriyle çocuğum gibi konuşurdum. Kırılan dallarla evimizi ısıtırdık. Ağaçların dibinden topladığımız otlara yumurta kırar yeriz. Şimdi ağaç olmadığı için tilkişen (kuşkonmaz) bile azaldı. Toprağın bereketli günlerine dönmesi için ağaçların büyümesini bekleyeceğiz.”
Bodrum Yarımadası’nın yüksek dağ köylerinden Gökbel’de yaşayan 66 yaşındaki Mehmet Karaaslan ise, “Bizler doğayla iç içe yaşayan insanlarız. Doğanın canı yanarsa bizim de yanar. Yaşları benimle olan kızılçamların yanarken ağladığını duydum. Zeytin bahçelerimiz de kül oldu. Yaban hayatımız zarar gördü umarım eski günlerimize dönebiliriz” dedi.
Mazı köyünün mahallesi Çocuk Mezarlığı’nda yaşayanlar zengin Ege bitkilerinden beslenen arılar sayesinde bal üretiyordu. Kızılçam ormanlarının gölgesinde çiçeklerden topladıkları polenlerle bal yapan arıların besleneceği orman ve bitki örtüsü kalmadığı için köylüler tedirgin. Yangından önce 100 teneke bal yapmasına rağmen 2022 yılında sadece 7 teneke elde edebildiğini belirten İsmail Demir, “20 yıl sürecek bal kıtlığı dönemine girdik. Bölgede 7 bin arıcı var ve hepimiz kara kara düşünüyoruz. İç Anadolu’ya giderek arıcılık yapabiliriz ama kızılçam kalitesini tutmayacak. Otsu bitkilerin varlığı bile ağaçlara bağlıydı. Bu yangın bizim için yıkım oldu” diye konuştu.
Yangın ekiplerinin yanısıra vatandaşların da büyük özverisi ve desteğiyle söndürülen orman yangınları pek çok evin de harap olmasına neden olmuştu. Mazı-Ilgın koyunda kendi arazisine yaptığı evi, kesmeye kıyamadığı zeytin ağacının taşıdığı alevlerle kül olan Erdoğan Devir, şimdilerde yenilenen evinde oturmanın mutluluğunu yaşıyor. Evini 35 yıllık iş hayatında elde ettikleriyle yaptığını belirten Devir, “Evimiz kül oldu ama hayırsever vatandaşlar sayesinde yeniden yapıldı. Başımızı sokacak tek yerimiz bu ev. Bunu yaptıran vatandaşlara minnet borçluyum. Onlara teşekkür için yanan zeytin ve çam ağaçlarından küçük hatıralar yaparak göndereceğim” dedi.
Anayasa gereğince yanan alanlara yapılaşmanın yasaklandığının altını çizen Milas Orman İşletme Müdürü Orhan Çetinkaya, “Yanan alanların yüzde 68’ini doğal yolla ve tohum desteğiyle ormanlaştırmayı amaçlıyoruz. Yüzde 14 makineli toprak işlemesi, yüzde 18’inde ise tohum atarak doğaya terk ediyoruz” dedi.
Orman Genel Müdürlüğü orman mühendisi Niyazi Gökmen de, kızılçam ve servi ağırlıklı dikim çalışmalarının büyük oranda tamamlandığını belirterek, “2021 yılında yanan toplam alanın yüzde 91’i 28 Temmuz – 12 Ağustos arasındaki 15 günde yandı. Yanan alanların eski haline nasıl döneceğini herkes merak ediyor. Önce yanan alanlar temizlendi, yanan bitkiler alandan uzaklaştırıldıktan sonra yeniden ağaçlandırma başladı. Muğla ilinin yanan alanların yüzde 70’inde çalışmalarımızı bitirdik. 5-8 yıl içinde yeşili göreceğiz ama orman örtüsü için daha fazla zaman gerekli” ifadelerini kullandı.
‘Yangınzedelerin tüm ihtiyaçları karşılandı’
Bodrum’da yangının 9 gün sürdüğünü belirten Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras şunları anlattı: “Akdeniz havzasındaki ülkemiz iklim krizinden en çok etkilenecek ülkelerden. Aşırı yağış, sel ve su baskınları, sıcaklıkların ani değişimiyle ortaya çıkan büyük orman yangınları iklim krizinin bizlere yaşattığı acı doğa olayları. Bodrum Belediyesi olarak iklim değişikliği konusunu bütün olarak ele alıyoruz. 24 belediyeyle birlikte ‘İklim İçin Kentler’ deklarasyonunu imzaladık. Yangınlar en çok Güvercinlik Pina Yarımadası, Umurca Mahallesi, Mazı Mahallesi, Pınarlıbelen ve Dereköy bölgelerinde etkili oldu. Yangın sonrası konteyner evlerden ev eşyalarına, küçük ve büyükbaş hayvan yemlerinden arı kovanlarına, yiyecekten yakacağa halkın tüm ihtiyaçları karşılandı. Bodrum’da afet ve acil durumlar için Afet Alanları Destekleme Merkezi’ni kurarak hazırlığımızı artırdık.”
Renkli giysileriyle yanan bölgede dolaşan Yaşariye Akdemir, tilkişen (bir tür kuşkonmaz) topluyor.
Ormanların ruhunu bilen insanlar: Tahtacılar
Gövdesiyle tutunduğu topraktan dallarıyla gökyüzüne uzanan ağaçların dilinden anlayanlar, yanan ormanların ardında kalan enkazı topluyor. ‘Tahtacılar’ olarak adlandırılan konar göçer orman köylülerinin çoğu Adana ve Mersin’den gelmiş. Devletin kendilerine göstereceği yanan alanda yeşerme umudu olmayan ağaçları ve bitki örtüsünü keserek ilkel yöntemlerle kamyonlara yükleyen tahtacıların çocukları da her yıl başka okulda okumak zorunda kalıyor. 52 yaşındaki Erdal Kabakçı, “Bizler yangın alanında dolaştığımızda hangi ağacın yeşerip yeşermeyeceğini kolayca anlarız. Yüzyıllardır ağaçlarla büyüyen bir toplumdan geldiğimiz için onlarla konuşuruz. Kazancımız karnımızı doyuruyor ama en büyük sorunumuz sigortamızın olmaması. Risk içermesine rağmen devletin kontrolünde sosyal güvencesiz çalışıyoruz” dedi.
YARIN: Manavgat’ta fidanlar yangına dirençli ormanlar için yeşeriyor