En büyük aşk hikayelerinden olan Anna Karerina, okurları büyülemeye devam ediyor

Dünya edebiyatında pek çok kitap Tolstoy’un bu romanı kadar değer görmedi desek yeridir. Yayınlandığı günden bugüne en çok okunan kitap olan Anna Kararina, aradan geçen yüzyıllara rağmen öneminden bir şey kaybetmedi.

Yasak bir aşkı merkezine alan roman, büyük Rus yazarın adıyla özdeşleşmiştir. Tolstoy denilince akla Savaş ve Barış romanı geldiği kadar, Anna Kararina da en az Savaş ve Barış kadar değerlidir. Filme uyarlanan, çok okunan romana dair bazı notları sizlerle paylaşıyoruz…

Rus Edebiyatçı Lev Nikoloyeviç Tolstoy’un Anna Karenina, romanı yasak aşkı etkileyici bir dille okurlara sunuyor. Anna Karenina, ilk olarak Rusya’nın Habercisi adlı gazetede tefrika halinde yayınlandı. Daha sonra kitap tamamlanarak 1877’de okuyucuyla buluştu.

Yayınlandığı 1877 yılından beri tüm zamanların en çok okunan klasiklerinden… 1062 sayfadan ve iki ciltten oluşan roman, film ve diziye de uyarlandı.

Anna Karenina, Petersburg’da hayatını sürdüren oldukça güzel genç bir kadındır. Bütün erkeklerin gözdesi olan bu genç kadının, devlet dairesinde çalışan Alexis Alexandrovitch ile mutsuz ve çalkantılı evlilik yaşamaktadır.

Her geçen gün kocasından biraz daha uzaklaşan Anna için hayat zor ve çekilmez bir hal almaya başlar. Kocası kendi gözünde duygusuz ve kaba bir adam olarak görünür. Kocasının ona yaklaşmasını istemez ondan sürekli kaçar. Türlü hayallerle başlayan evlilik, sonu görünmeyen dipsiz bir kuyudur artık.

Mutuz bir kadın

Anna Karenina, Moskova’da yaşayan ağabeyinin yanına, boşanmak isteyen yengesini ikna etmeye gider. Yengesi Dolly’yi uzun uğraşlar sonucu kararından vazgeçirir.

Bu çabası bir evliliği kurtarmıştır. Ancak kendi evliliği de kurtarılmayı beklemektedir. Anna, soyluların bol bulunduğu bir davete katılır. Bütün erkeklerin gözü Anna’nın üzerindedir.

Herkes bu güzel kadının kim olduğunu, nereden geldiğini, evli ya da bekâr olduğunu merak eder. Davetten çok Anna konuşulur, parmakla gösterilir. Davetliler arasında olan Kont Wronsky, Anna’yı görür görmez âşık olur.

Sayfa: 1035

Yasak bir aşk…

Anna da, yakışıklı ve soylu olan bu gence karşı kayıtsız kalmaz. İkisi arasında kısa sürede büyük bir aşk başlar. Elbette toplum bu yasak aşkı onaylamamaktadır.

Zira Moskova’da sürekli dedikodusu yapılır, toplumun değer yargılarına ters düştüğü konusunda herkes hemfikirdir. Evliliğinde çetin günler geçiren Anna’yı yine buhranlı günler beklemektedir.

Birbirlerine âşık olan sevgililer için hayat artık farklı bir anlam kazanmaya başlamıştır. Özellikle Anna için yeniden doğuş olmuştur. Öte yandan anlayışsız kocasından nasıl kurtulacağına dair düşünceler kendisini esir almaktadır.

Moskova’dan trene binen Anna, Petersburg’a doğru yolculuğa çıkar. Bu yolculukta genç sevgilisi yanında değildir. Çünkü ona haber vermeden gizlice ayrılmayı planlamıştı. Ama bu planı başarısız olacak ve Kont Wronsky de o trene yetişerek onunla Moskovadan ayrılır.

“Mutlu aileler birbirlerine benzerler”

“Mutlu aileler birbirlerine benzerler. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir