İşte Yeni Şafak yazarı Hüseyin Likoğlu’nun küresel güçlerin Türkiye’de muhalefete biçtiği rolde yaşanan eksen değişimine dikkat çektiği yazısı;
Yuvarlak masanın 6’lısı 28 Şubat’ta açıklayacakları ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ için bir araya gelmiş fakat övdükleri sistemi anlatan bir metin ortaya koyamamışlardı. O tarihteki toplantıyı ortak bir bildiriye imza atarak sonlamışlardı. Bildiri bol bol AB ve Avrupa Konseyi vurguları içeriyordu. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in konu edildiği bildiride haddinden fazla Avrupa Birliği (AB) vurgusu yapılması ise dikkat çekiciydi.
Bu AB soslu bildirinin perde arkası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bomba açıklamasıyla bambaşka bir boyut kazandı. Soylu, bildiri metninin imzalanmadan önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından emekli bir büyükelçi eliyle AB üyesi bir ülkenin Ankara büyükelçisine iletildiğini, metnin gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra ilân edildiğini söyledi.
Soylu bu iddiasının ısrarla yineledi, meydan okudu ama 6’lı masanın müdavimleri duymazlıktan gelerek, konuyla ilgili açıklama yapmadılar. Ne inkâr ne de ikrar ettiler. Sadece, “karanlıkta mezarlıktan geçerken korkan ve yüksek sesle şarkı söyleyerek korkusunu yenmeye çalışan adam” pozisyonunda kaldılar. Aradan aylar geçti, hâlâ 6’lıdan ses yok. Tahminimce unutulması için sahurlara kadar dua ediyorlardır. Duaları kabul olur mu, bayramdan sonra göreceğiz.
Şimdi koltuklarımıza oturup, geriye yaslanıp filmi şöyle bir geriye saralım. Zira çok eğlenceli günler bizi bekliyor. Almanya ile muhabbetini herkesin bildiği Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyaretlerinin zamanlamasına bakarsak bazı şeyleri daha iyi anlarız.
BERLİN’İN BEL BAĞLADIĞI ADAM
2009’daki ‘kaset kumpası’ öncesi Kılıçdaroğlu’nun Almanya’yı ziyaret etmesi çok meşhurdur. Yine genel başkan seçildikten sonra 2010 yılının Eylül’ünde yaptığı Almanya ziyareti de ilginçtir. O ziyaretten sonra Baykal döneminde Alman Sosyal Demokrat Parti ile bozulan CHP-SPD ilişkileri düzeliyor. DW, “CHP-SPD Barıştı” başlığıyla veriyor haberi.
2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de Kılıçdaroğlu’nun yolu Almanya’ya düşüyor. Çatı aday fikri ilk orada dillendiriliyor. Şu işe bakın ki Kılıçdaroğlu 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de Almanya’nın konuğu oluyor. 2019 Mart’ında yapılan yerel seçimler öncesinde de Almanya yollarına düşüyor. Burada tarihlere olduğu kadar Kılıçdaroğlu’nun ziyaretleri öncesinde-sonrasında konuşulanlara da bakmak lazım.
O ‘BÜYÜKELÇİ’, ALMANYA BÜYÜKELÇİSİYDİ
Diyeceksiniz ki, “Niye bu kadar çok Almanya hatırlatması yapıyorsun?”
Niyesi şu: Kılıçdaroğlu, 6’lı masa bildirisini Alman Büyükelçisi’ne kontrol ettirdi. “Ne var bunda… Kılıçdaroğlu başından beri Almanlarla iş tutuyor, bildiriyi Alman Büyükelçisi’ne kontrol ettirmesi çok mu garip?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, bu konuda da haklısınız. Lakin işin başka bir boyutu var.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile yanıp tutuşan Ekrem İmamoğlu, gelecek tepkileri umursamadan kar küreme aracı eskortluğunda kiminle ‘yemek’ buluşmasına gitti? İngiltere Büyükelçisi’ne. Şimdi dikkat: Türkiye’de iktidarın değişmesini hem ABD, hem de İngiltere istiyor. AB adına da Almanya istiyor.
Erdoğan karşıtlığında hemfikirler, ancak aday konusunda hemfikir değiller. İngiltere malum Brexit ile AB’den ayrıldı. Yeni bir arayışta. Dolayısıyla kendine yoldaşlık yapacak aday peşinde. Almanya, AB’yi ayakta tutmak istiyor ve kendine candaş aday istiyor. ABD ise her zamanki politikasıyla her yere oynuyor.
İNGİLTERE’NİN UMUDU İMAMOĞLU
İmamoğlu’na, “Bu buluşmadan Genel Başkan’ın haberi var mıydı” diye sordular, “Benim hangi yemeği yediğimi niye takip etsin!” diye cevap verdi.
Kılıçdaroğlu ise, “Elbette haberim vardı. Ekrem Bey önemli bir karar verirken Genel Başkan’a bilgi verir” diyerek İmamoğlu’nu ters köşe yaptı.
Anlayacağınız 6’lı masaya Brexit gölgesi düşmüş. Bu pilav daha çok su kaldırır. Daha Alman FETÖ’sü, İngiliz FETÖ’sü var. Bunlar kimi destekliyor. Bekleyip göreceğiz. Bu arada Alman FETÖ’sü konusunda küçük bir uyarıda bulunayım. Başında Mustafa Özcan var. Özcan belden aşağı çalışır. Brexit yanlısı muhaliflere küçük bir iyiliğim olsun.