Adeta zehir deposu! Marmara Denizi için ciddi tehdit

Istırancalardan doğarak Trakya’ya hayat veren Ergene Nehri, çevresinden geçtiği Çorlu, Çerkezköy ve Lüleburgaz’da bulunan sanayi tesislerinin ve bazı belediyelerin kimyasal ve evsel atıkları arıtmadan boşaltmasıyla adeta açık bir kanalizasyona dönüşmüştü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla hayata geçirilen ‘Ergene Deniz Derin Deşarj’ projesi çerçevesinde nehrin suları ileri düzeyde arıtılarak Marmara Denizi’ne veriliyor. Ancak çevrede bulunan bazı fabrika ve belediyelerin kesilen ağır cezalara rağmen atıklarını boşaltmaya devam etmesi, nehrin siyah akmasına neden oluyor.

KÖTÜ KOKULAR RAHATSIZ EDİYOR

Nehrin kirliliğinin en üst düzeye çıktığı nokta ise, Edirne’nin Uzunköprü ilçesi. Organize sanayi bölgelerinden dolaşarak ilçenin Ergene Ovasından akmaya devam eden nehir, ileride Meriç Nehri ile birleşerek Ege Denizine dökülüyor. Uzunköprü halkı yaşanan kirlilik ve beraberinde getirdiği kötü kokulardan rahatsız olduklarını belirterek, yetkililerden denetimlerin arttırılmasını ifade ettiler.

“BİR TANE BİLE KURBAĞA GEÇMİYOR”

İlçe sakinlerinden Görkem Muhammed Şıpka, nehrin temizlenmesi konusunda sözler verildiğini ancak nehri kirleten fabrikaların denetiminin daha sıkı yapılmasını söyleyerek, “Meşhur Ergene Nehrimizin yanındayız. Mahalli İdareler seçimlerinde temizlenecek, balık tutulacak, orada yüzülecek denilen Ergene Nehri kıyısındayız. Uzunköprü’de, Ergene’de yüzülecek balık tutulacak sözleri verildi. Bırakın balık tutmayı, çevresinde bir tane böcek bile yaşamazken; içinden bir tane bile kurbağa geçmiyor. Gelin sözlerimizi tutalım. Ergene Nehrini hep birlikte temizleyelim. Şehrimizin miraslarına hep birlikte sahip çıkalım. Yetkililerden bu konuda hassasiyet rica ediyorum. Gelin hep birlikte görevimiz neyse taşın altına elimizi koyalım. Çünkü biz birlikte Türkiye’yiz. Bizler vatandaş olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız, gerekenler yapılsın” dedi.

ŞANTİYEDEN SIZAN ZİFT

Ergene Nehri, uzun zamandan beri kirliliğiyle anılıyor. Bu kirliliğin temel sebebiyse çevrede bulunan fabrikaların gerekli önlemleri almadan atık suları nehre deşarj etmesi. Geçtiğimiz günlerde yine asfalt şantiyesinden sızan zift ile gündemdeydi.

DİKKAT ÇEKEN ARAŞTIRMA

Yeni araştırmalar da kirliliğin derinleştiğini gözler önüne seriyor. İngiltere York Üniversitesi’nin liderliğinde yapılan bir araştırma geçtiğimiz aylarda tamamlandı. 100’den fazla ülkedeki en önemli 258 nehirde ilaç atıklarının yarattığı çevresel etki kapsamlı olarak incelendi. Dünyanın en saygın dergilerinden biri olarak gösterilen PNAS’ta yayınlanan çalışma kapsamında, Türkiye’den de Ergene Nehri incelendi.

Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Turgut Tüzün Onay ve Doç. Dr. Ulaş Tezel, nehrin dokuz farklı noktasından su örnekleri topladı.

YÜKSEK MİKTARDA ANTİBİYOTİK VE AĞRI KESİCİ İLAÇ ETKEN MADDESİ TESPİT EDİLDİ

Prof. Dr. Turgut Tüzün Onay, araştırma sonuçlarına göre Ergene Nehri’nin dünyada aktif farmakolojik bileşenler açısından en kirli %20-25’lik dilimde yer aldığını söylüyor. Ayrıca, nehirde yüksek miktarda antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlarda kullanılan etken madde tespit edilmiş.

Farmakolojik bileşenler açısından en kirliler arasında, Bolivya, Pakistan ve Etiyopya gibi ülkelerin nehirleri de bulunuyor.

Prof. Dr. Onay, “Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerin nehirlerinin ilaç atıklarıyla önemli ölçüde kirlendiği ortaya konulurken, İzlanda, Norveç ve Amazon yağmur ormanlarındaki nehirlerin su kalitesi açısından oldukça temiz olduğu ortaya çıktı” diyor.

MARMARA DENİZİ İÇİN KİRLETİCİ KAYNAK

TRT Haber’de yer alan bilgilere göre, Ergene Nehri’ne günde yaklaşık 80.000 – 100.000 metreküp evsel ve endüstriyel atık su deşarj ediliyor. Kaynağından içilecek nitelikte çıkan bu önemli nehir suyu, kontrolsüz ve arıtma tesisi olmadan yapılan deşarjlar ile birkaç kilometre içinde kirleniyor. Bu, Marmara Denizi için de ciddi bir kirletici kaynağı demek.

Prof. Dr. Onay, “Bundan 25-30 yıl öncesine kadar birçok tatlı su balığına ev sahipliği yapan ve civardaki tarım alanlarına can veren nehir bugün ise adeta bir zehir deposu” diye anlatıyor.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİKTE AZALMA

Prof. Dr. Onay kirliliğin müsilaj oluşumunu tetikleyebileceğini söylüyor. Ayrıca, su kalitesinin bozulması ve oksijen seviyelerindeki düşüşün kitle halinde balık ölümlerine ve biyolojik çeşitlilikte kritik azalmaya neden olması da bekleniyor.

Kirliliğin daha geniş çapta etkilerini anlamak için daha detaylı izleme çalışmalarına ihtiyaç var. Prof. Dr. Onay son olarak, “Su kaynaklarının kirlenmesi tarım ürünlerinde ve hayvanlarda olumsuz etkiler yarattığı gibi bölgede kanser vakalarında da önemli bir artış olduğu biliniyor” diye ekliyor. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir